Verilen feragat nedeni ile davanın reddine dair kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamakta olduğundan ve feragat sebebi ile temyize konu ihtiyati tedbirin ve ihtiyati haczin mahkeme tarafından kaldırılıp kaldırılmadığı da belli olmadığından, davacının davadan feragatinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz talebini incelemeye asliye hukuk (ticaret) mahkemelerinin görevli olduğu-
İhtiyati haciz isteminin reddi ve ihtiyati haciz kararına itiraz hakkındaki kararların temyiz edilebileceği İİK’nun 258 ve 265’inci maddelerinde düzenlenmiş ise de İİK’nun 266’ncı maddesine göre teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin kararların temyiz edilebileceğine dair bir kanun hükmü bulunmadığı-
İİK.’nun 281/II maddesi gereğince tasarrufun iptali davasına konu taşınmazlar hakkında verilmiş olan “ihtiyati haciz kararı” “ihtiyati tedbir” niteliğinde olduğundan, bu karara yönelik “itiraz” ve “haczin kaldırılması talepleri”nin, kararı veren mahkemeye yapılması gerekeceği; icra mahkemesinin bu tür başvuruları inceleme yetkisinin bulunmadığı-
Yabancı hakem kararının tenfizi ile birlikte ihtiyati haciz kararı verilmesinin de istenebileceği, bunun için tenfiz kararının kesinleşmesine gerek bulunmadığı, mahkemece "yabancı hakem kararının tenfizine karar verilmeden, ihtiyati haciz istenemeyeceği" gerekçesiyle, ‘ihtiyati haciz isteminin reddine’ karar verilemeyeceği–
Yetki itirazında bulunana birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağının yasaklanmadığı, yetkili olmaları koşulu ile birden çok yetkili mahkeme (icra dairesi) belirtilmiş olsa dahi, yetkili yeri bildirme yükümlülüğünün yerine getirilmiş olacağı, ancak, borçlunun bu yerlerden birini tercih etmesi gerekeceği-
İtiraza konu takibe dayanak yapılan çekte keşide yerinin Ankara, muhatap bankanın bulunduğu yer ile itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Ankara olduğu ve diğer borçluların adresinin de Ankara olarak gösterildiği ve bu adreste ödeme emri tebliğ edildiği halde alacaklının takibini yetkili olmayan İstanbul İcra Müdürlüğünde başlatmasının hatalı olduğu, yetki itirazının kabulüne karar verileceği-
Bonoda keşideciye karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu; istihkak davasının zamanaşımını kesmeyeceği-
İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının, tasarruf konusu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olup, ihtiyati haczin İİK'nın 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olduğu- Bu gibi davalarda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması gerekmediği, ileri sürülüş biçimine ve delil durumuna göre, yaklaşık ispat durumunda ihtiyati haciz kararı verilebileceği konusunda duraksamamak gerektiği, somut olayda dosya içeriğine göre ihtiyati hacze hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiğinin anlaşıldığı, kaldı ki değişen durum ve koşullara göre ilk derece mahkemesi tarafından bu hususta her zaman yeni bir değerlendirme ve karar verilmesinin de mümkün olup, açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak tasarrufun iptaline konu taşınmazlara alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetli olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.