Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın, tasarrufun iptali talebine ilişkin olup, davanın niteliğine göre borç miktarının ya da iptali talep edilen tasarrufa konu malın değerinden hangisi az ise ona göre harç alınması gerekeceği-
Şikâyetçi süresi içerisinde sıra cetveline itiraz ettiğini ileri sürmekte ve bununla ilgili olarak kendisine gelen tebligat parçasını delil olarak ileri sürmekte ise de, icra dosyasındaki tebligat parçasında farklı tarihin olduğu görülmekle mahkemece, bu karışıklığın giderilmesi için Posta idaresinden tereddütlerin ortadan kaldıracak şekilde sorularak sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Davacı şirketler hakkında yapılmış ve yapılacak ( İİK.nun 206. maddesi birinci sırasında yazılı alacaklara ilişkin olanlar hariç olmak üzere ) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna dayalı olanları da kapsar şekilde hangi sebebe dayanırsa dayansın icra takipleri ile ihtiyati haciz, haciz ve tedbir uygulamalarının ve İİK.nun 89/1 madde ihbarnamelerinin tedbiren durdurulmasına karar verildiğinden bahisle, mahkemece, tedbir kararından sonra açılan takibin "iptaline" değil; "durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HMK) yetkiye ve göreve dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunduğu kuşkusuz olup, 6100 sayılı HMK.'nunun 316/1-c ve 2/1. maddeleri gereğince, (ihtiyati haciz kararı vermede görevli olan mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olmayıp asliye hukuk mahkemesinde olduğu-
Vergi dairesinin, borçlu şirketin ortak ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidebilmesi için, borçlu şirket hakkında takip yapmış olması, şirketin aciz halinde olması ve alacağın şirket malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra, şirket ortak ve yöneticileri hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, ortak veya yöneticilerin malvarlığına haciz uygulaması gerekeceği-
İcra müdürünün ihtiyati haczin infazı ile ilgili işlemlerine yönelik şikayetleri inceleme görevinin icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine ait olduğu–
İhtiyati haciz kararına itiraza ilişkin davada, borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü takip konusu çekteki keşideci imzasının müvekkili şirket temsilcisine ait olmayıp sahte olduğu iddiasının İİK'nın 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı gibi açılacak menfi tespit davasında ileri sürülecek sebeplerden olup ihtiyati haciz konusunda davanın açıldığı mahkemece de karar verilebileceğinden yerinde görülmeyen itirazın reddine ilişkin kararın onanması gerekeceği -
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.