İflasın ertelenmesi halinde uygulanacak olan tedbirlerin genel olarak İİK.’nun 179/a maddesinde gösterilmiş olduğu, bu tedbirlerin alacaklıların ve üçüncü kişilerin maddi hukuktan doğan talep ve def’i haklarını kısıtlamayacak ölçüde olması gerektiği, bu nedenle mahkemece maddi hukuk alanında sonuçlar doğuracak muhafaza tedbirlerine hükmedilmemesi gerekeceği, alacaklıların alacaklarını tahsil amacıyla kullanabilecekleri takas, mahsup ve hapis gibi hukuki işlemlerin durdurulmasının mevcut düzenlemeye uygun düşmeyeceği, alacaklıları kötüniyetli işlemlerden korumak için iflasta takası kısıtlayan İİK.’nun 200 ve 201. maddelerinin iflasın ertelenmesinde de uygulanması gerekeceği-
Davacının davalı alacaklıların alacaklarının esas ve miktarına itiraz etmeyip, «davalı-alacaklıların takiplerindeki usulsüzlükler nedeniyle, satıma konu taşınmazdaki hacizlerinin geçersizliği»ni ileri sürmüş olması halinde uyuşmazlığın icra mahkemesinde çözümleneceği—
Konkordato istemine lişkin davada, davacının ön projenin gerçekleşmesi için öngördüğü kaynakların; alacakların tahsili, faaliyet kârı ve taşınmaz satışı olarak belirlendiği, ticari alacakların tahsili ile taşınmaz satışının belirli ve gerçek birer kaynak oldukları belirgin olmakla birlikte geçici mühlet içerisinde gerçekleşen aylık faaliyet kârı miktarı, arz talep dengesi, ön projede öngörülen kur, maliyet ve diğer ekonomik değerlerin kesinlik içermeyip değişkenlik göstermesi dikkate alındığında faaliyet kârının gerçekleşme ihtimali bulunmadığına dair mahkeme gerekçesinde yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, projenin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, geçici komiser raporundaki konkordato projesinin gerçekleşme ihtimalinin bulunduğu yönündeki değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyumsuz olduğu kanaatine varılmakla ve İİK.'nun 292. maddesinde sayılı şartların gerçekleştiği anlaşıldığından davacının istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı-
Somut uyuşmazlıkta, davanın 51.000 TL değer üzerinden harç yatırılarak açıldığı, karar harcının da bu değer üzerinden alındığı, tasarrufun iptali davalarında karar harcının tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile takip konusu alacaktan hangisi az ise o miktar üzerinden hesaplanması gerektiği-
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 281/2. maddesinde tasarrufun iptali davalarına özgü özel bir ihtiyati haciz düzenlemesinin yer almakta olup, buna göre ihtiyati haciz isteyebilme imkanı getirilmiş, buna göre mahkemece alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3.kişinin malvarlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceği, teminatın lüzum ve miktarı mahkemece tayin ve takdir olunacağı, ihtiyati haciz talebinin kabulü için tüm dava şartlarının gerçekleşmesine gerek bulunmadığı-
Bonolara dayalı takiplerde, alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmadığı, TBK.'nin 89. maddesinin bu durumda uygulanamayacağı-
Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.7.2. maddesine göre ihtiyati haciz kararına konu 01.04.2013 vadeli senedin ödeme şartlarını göstermek için yazıldığı, teminat için verilmediği, teminatla ilgili 6.7.3 maddesinin özel hüküm niteliğinde bulunduğu, senedin teminat senedi olduğunun başkaca bir delille ispatlanamadığı, karar tarihi itibariyle de senet muaccel olduğundan, ihtiyati haciz kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
İflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararında özellikle tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediği sürece, icra takiplerinin durdurulması yönünde verilen tedbir kararının, ihtiyati haczin infazını engellemeyeceği-
İhtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece "ihtiyati hacze dayanak teşkil eden bononun kredi sözleşmesinin teminatı olduğu" gerekçesiyle, "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verildiği-  Talebe dayanak bono metninde, "bononun kredi sözleşmesinin teminatı olduğu"na dair herhangi bir ibare ve açıklık bulunmadığı ve dosyada bu yolda herhangi bir delil olmadığı gibi, bononun teminat senedi olarak düzenlenmesi de kıymetli evrak vasfını etkilemeyeceğinden "talebin reddinin" doğru olmadığı-
Taraflar arasında yapılan yeniden yapılandırma sözleşmesi çerçevesinde borcun ödenmesi hususunda süre verildiğinin anlaşıldığı, vadesi gelmeyen borçlardan dolayı ihtiyati haciz kararının verilmesi koşulları bulunmadığından ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş olmasının yerinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.