Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda HUMK'nun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanacağından (5464 s. Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu mad. 44/2), ihtiyati hacze yönelik uyuşmazlıkta asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Her ne kadar alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce mahkemenin ihtiyati haciz kararına istinaden 13.04.2010 tarihinde yapılan haciz sırasında borçlu, almakta olduğu emekli maaşından her ay 200,00 TL kesinti yapılmasına muvafakat etmiş ise de, ödeme emri 04.05.2010 günü tebliğ edilmiş olup, borçlunun, takip kesinleşmeden önceki hacze muvafakatinin bir hukuki sonuç doğurmayacağı-
İhtiyati hacze itiraz eden, alacaklıyı tanımadığını, bir ticari münasebetinin de bulunmadığını, ayrıca konuyla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiş olup, ancak itirazın İİK.nun 265.maddesinin kapsamında bulunmaması nedeniyle ihtiyati haczin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen kişi tarafından verildiği anlaşılan senetlerin vadelerinin talep tarihi itibariyle dolduğundan, ihtiyati haczi isteminin kabulüne karar verileceği-
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da "temyiz isteminin reddine" karar verilebileceği-
Sanık hakkında müştekinin yaşlılığından ve yalnızlığından istifade ederek aldığı vekaletnameler ile paralarını kullanma eyleminin basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, müştekiye bir takım yalanlar ile senet imzalattığı, bu senedi de imzaya koyarak haciz işlemi yaptığı yaptığı gerekçesi ile dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği- Davalı alacaklı hakkında takibe konu bono nedeni ile dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasına göre HMK'nın 209.maddesi gereğince tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil esnaf olduğundan, kefaletin geçerli olması için eş rızasının aranmayacağı- Kefil yönünden kefalete yönelik bir ipotek de bulunmadığından kefil bakımından ihtiyati haciz isteminin kabulü gerekeceği-
Borçlunun iflas davası sırasında ölmesi halinde alacaklının iflas davasının -tereke temsilcisine «depo emri» tebliğ ettirerek- tereke hakkında devamını isteyebileceği, bu dava sonucunda borçlunun değil terekenin iflasına karar verileceği—
İtirazın iptali davası ve bu davada davacının kurum zararına yol açtığı kısmen de olsa kanıtlanamadığından, davalı kurumun olayların açıklanan seyri içinde salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işlemlerini uygulamış olduğu söylenemeyeceğinden, yapılan hacizler haksız olmadığından, mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmediğinden, bu yönün bozmayı gerektirdiği-
İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenilmesi dava ile elde edilecek sonuçların alınamamasına yol açabileceğinden ve İİK’nun 281/2 maddesinde açıkça “iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında” ibaresi kullanıldığından, davacının ihtiyati haciz isteminin teminatlı veya teminatsız olarak kabulü mümkün olduğu, mahkemece "3. kişi durumunda olup kural olarak iyiniyetli olmaları, aksinin ise yargılama aşamasında davacı tarafça ispatlanması" gerektiğinden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.