6102 sayılı TTK'nın 1320. hükmü uyarınca navlun sözleşmesinden doğan talep haklarının gemi alacaklısı hakkı ile temin edilmediği, ‘clean on board’ kaydının özellikle akreditif işlemlerinde konşimentonun kabul edilebilmesi için konulan bir zorunlu unsur olduğu ancak bu kaydın dökme yükün miktarı açısından bir ispat fonksiyonuna sahip olmadığı, zira yükün dış görünüş itibariyle iyi halde olduğunu gösteren bir kayıt mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği-
Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekeceği- Her ne kadar araştırma yapılarak dosyaya bir takım deliller getirtilmiş ise de, gerek ............ Belediye Başkanlığı' ndan temin edilen eski ve yeni kat irtifakına ilişkin liste ile CD içeriğinin gerekse ............ Tapu Müdürlüğü' nden verilen ........... tarihli müzekkere cevabının iddia edilen hususu netleştirmeye yeterli olmadığı görülmekle; mahkemece, kat irtifakı değişikliği sonrası oluşturulan 128 nolu bağımsız bölümün, değişiklik öncesi mevcut 100 nolu bağımsız bölüme denk gelip gelmediği, gerekirse mahallinde keşif yaptırılmak suretiyle, netleştirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken kesin bilgi içermeyen müzekkere cevaplarına dayanarak yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmesinden sonraki tarihi taşıyan hacizlerin, şerh sahibi alıcıya bağlanamayacağı, bu nedenle satış vaadinin şerhinden sonra taşınmazı haciz ettiren alacaklıya, sıra cetvelinde, şerh sahibi alıcıdan sonra yer verilmesi gerekeceği- Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerh verilmesinden sonra konulan hacizlerin geçersiz olduğu—
Sıra cetvelinin, ilk (kesin) haczi uygulayan (koyan) ve haczi düşmemiş olan (asıl) icra müdürlüğünce düzenleneceği—
Mahkemece, saptanan kesin haciz tarihlerine göre sonucundan sadece davacının yararlanacağı şekilde sıra cetvelinin düzenlenmesi için bir karar verilmesi ve yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğinin gösterilmesi gerekirken, asıl davada bozmayla oluşan kazanılmış hakları ve daha önce kesinleşen hacizlere ilişkin hakları ihlal edecek şekilde, hangi ilkelere göre düzenleneceği belirtilmeden sıra cetvelinin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
İhtiyati haciz aşamasında henüz takip kesinleşmeyeceğinden, yapılan taahhüdün geçersiz olduğu-
Tasarrufun iptali davasında taşınmazın tapu kaydına "ihtiyati tedbir" şerhi konulması halinde, tasarrufun iptali davasının kabul edildiği tarihin "kesin haciz tarihi" olarak kabul edilemeyeceği- Sıra cetvelinde alacaklıların tapu kaydındaki hacizlerinin ayakta olup olmadıklarının incelenmesi gerektiği- 1 yıllık sürede satış avansı yatırılmaması halinde haczin düşeceği-
Mahkemece şikayet olunanların alacaklarının diğer malların satışından karşılanıp karşılanmadığı hususunda dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve Vergi Dairesinin alacağı yönünden 213 sayılı Yasa’nın 10 ve 6183 sayılı Yasa’nın 35 ve mükerrer 35. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, bu hususların gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.