24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 s. Belediye Kanunu ve 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. ve 15. maddeleri ile 5393 Sayılı Kanun'un 67. maddesi uyarınca belirtilen işlerin hizmet alım yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün olduğu- Sözü edilen düzenlemeler ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebileceği ve bu durumda sadece 4857 s. K. mad. 2/7 ve TBK. mad. 19 çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabileceği- 24.12.2004 tarihinden itibaren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı anlaşıldığından 12.08.2004 - 24.12.2004 tarihleri arasındaki dönem bakımından asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olup olmadığının tespiti ise dava zamanaşımı nedeniyle 08.06.2007 öncesi ilave tediye alacağı zamanaşımına uğradığı için sonuca etkili olmayacağı-
Rücuen tazminat istemi-
22. HD. 07.02.2019 T. E: 2018/15981, K: 2839-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarının bulunup bulunmadığı hususundadır...
Dava dışı işverene bağlı olarak yerine getirdiği faaliyetin “el halıcılığı dokuma işi” olduğunun anlaşılması karşısında uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3/II-(D) bendine göre el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanların hakkında iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanacağından malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları kollarına tabi olamayacakları ve bu hükmün sonucu el halıcılığı dokuma işinde çalışmaya başlanılan tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı-
Haftada 45 saati aşan fazla çalışmaların haftalık zaman dilimlerine göre hesaplanacağı- Fazla çalışmanın haftalık yerine günlük olarak belirlenmesinin yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen bu maddi hatanın usuli hak oluşturmayacağı- Asgari geçim indirimi ücret niteliğinde olmadığından çıplak ücrete asgari geçim indirimi ilave edilerek işçilik alacaklarının hesaplanmasının hatalı olduğu-
Hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği- Davacıların murisinin davalı işyerindeki görevinin 1993-2000 yılları arasında genel müdürlük, 2000 yılından vefatına kadar olduğunun davacı yan tarafından beyan edildiği, 2005 ve sonraki yıllardaki ücret bordrolarının çoğunluğunun imzalı olduğu, davacıların murislerinin bildirilen ücretinin de asgari ücretin brüt tutarının üzerinde olduğu anlaşılmakla, davacıların murisinin davalı işyerinde üst düzey yönetici olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, imzalı ücret bordrolarının, işyerindeki çalışmanın bordrolarda belirtilen ücret üzerinden geçtiğinin karinesi olduğunun kabulü gerektiği- Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki yazılı belgelerle kanıtlanması gerektiği, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemeyeceği- Mahkemece, davacıların murisinin ücret bordrolarında belirtilen ücretine göre davalı Kuruma bildiriminin yapıldığı gözetilerek, dosyadaki imzalı ücret bordroları da dikkate alarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
22. HD. 26.02.2019 T. E: 2016/7022, K: 4308-
Dosyaya sunulan davacının tanık olarak dinlendiği mahkemede alınan beyanında, davalı işyerinde dini bayramların yarısında çalışıldığını, diğer tatil günlerinin ise tamamında çalışıldığını beyan ettiği görüldüğünden, davacının (diğer) mahkeme huzurunda yeminli tanık sıfatıyla vermiş olduğu bu beyanının kendisini bağlayacağı ve bu beyanı gözetilerek hesaplama yapılıp çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Dosyada bulunan bazı aylara ait imzalı bordrolarda fazla çalışma ücreti tahakkuku ve ek kazanç tahakkuku bulunduğu görülmekte olup, bordrolarda “ek kazanç” adı altında görünen tahakkukların fazla çalışma ya da ulusal bayram genel tatil ücreti karşılığı olup olmadığı değerlendirilerek, fazla çalışma ya da ulusal bayram genel tatil ücreti karşılığı olduğunun anlaşılması halinde “ek kazanç” adı altında tahakkuk bulunan ve ihtirazi kayıt içermeyen aylar bakımından hesaplama yapılmaması, yine fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunan aylar bakımından da hesaplama yapılmaması, zamlı tahakkuk bulunan bu ayların bordroların tetkiki ile tespiti ve hesaplamalarda dışlanması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.