Muvazaalı işlemin tarafı olan alt işverenin de işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilin sorumlu tutulması gerektiği-
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile fark alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesap yöntemi noktalarında toplanmaktadır...
Ödenen tazminatın rücuan tahsili istemiyle açılmış olan davanın, bir iptal davası veya idari sözleşmeden kaynaklanan bir dava olmadığı, söz konusu davanın aynı Kanun hükmü anlamında “tam yargı davası” niteliği taşımadığı, tam yargı davalarının ancak her hangi bir idari eylem ve işlemden dolayı kişisel hakkın doğrudan muhtel olması halinde ve o kişisel hakkın sahiplerince açılabileceği; dolayısıyla, her hangi bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunmasının gerektiği ve ayrıca bu işlem veya eylem nedeniyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olmasının da gerektiği-
Fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve bu başvurusunun kabul edilmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesinin, işverenden kaynaklanan haklı fesih olgusunu ortadan kaldırmayacağı gibi bu feshin kötüniyetli olduğu sonucunu da doğurmayacağı- Fesih iradesinin doğduğu anda değil de sonradan açıklanmasının, makul kabul edilebilir insanî kaygılardan kaynaklı olduğundan ve işvereni zarara uğratma kastı da bulunmadığından, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği- Haklı fesih sonucunu doğuran nedenler işverenden sadır olup, davacı işçilerce bu hak fiilen yeni işe başlanılmasından evvel kullanıldığı gibi fesihten önce iş başvurusu yapılıp kabul edilmesinden sonra kullanılmasının da makul kabul edilebilir insani kaygılardan kaynaklı olduğu anlaşıldığından, bu hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanıldığının kabul edilmesinin hakkaniyet ve adalet ilkesi ile de bağdaşmayacağı-
22. HD. 18.10.2018 T. E: 2017/15813, K: 22533-
Faturaların tebliğ edilmiş ve iade edilmemiş olmasının malın teslim alındığı, bir başka deyişle malın davalıya teslim edildiğini göstermeyeceği, davacı tarafın malın davalıya teslim edildiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-
6183 sayılı Kanunun 24 – 30. maddelerinin uygulanmasından kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada görevli yargı yerinin genel mahkemeler olduğu-
9. HD. 20.06.2018 T. E: 2017/8432, K: 13368-
İş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkin davada, 1475 Yasada alt işveren ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olduğu belirtildiğinden, davalı TEİAŞ (asıl işveren), iş kazasından doğan zararlardan işçiye karşı diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davacının, davalıya ait özel halk otobüsünde şoför olarak, günlük 80 TL ücret ile, davalı ise davacının muavin olarak günlük net 50 TL ücret ile çalıştığını iddia ettiği ve davacının yaptığı iş ve aldığı ücret konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu- Davalıya ait araçta soför olarak çalışmış davacı tanıklarının beyanlarından ve dosyaya sunulan özel halk otobüsleri günlük servis cetvellerinden davacının muavin olarak çalıştığının anlaşıldığı- Davacı tanıkları, muavinlerin (biletçilerin) günlük 40 TL aldıklarını ifade etmiş iseler de; davalının cevap dilekçesinde, davacının günlük net 50 TL aldığı savunduğu dikkate alındığında, davacının günlük net 50 TL ile çalıştığının kabulü ile alacakların hüküm altına alınması gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.