Davanın, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu- Sorunun, menfi tespit davası sırasında verilecek tedbir kararının HMK 209'a göre mi, yoksa İİK'nun 72/3 maddesine göre mi verileceği noktasında toplandığı- Menfi tespit davalarının İcra İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiş olduğu ve İİK'deki bu düzenleme daha özel nitelikler barındırdığından verilecek tedbir kararının İİK'nun 72.maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece bu yönde değerlendirme de yapılmış olup, yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddinin gerektiği-
1050 sayılı muhasebe-Umumiye Kanunu ve 178 sayılı kanun hükmünde Kararname hükümleri gereğince Maliye Bakanlığınca çıkartılan devlet Harcamaları Belgeleri yönetmeliğinin 7.maddesinde “...Her hangi bir alacağı temellük eden kişilere yapılacak ödemelerde, noterce düzenlenmiş alacak temliknamesinin ödeme belgesine bağlanmasının gerekeceği-
Sözleşme anında tapulu sayılan bir taşınmazı geçerli bir satış sözleşmesi ile davalıya satıp teslim eden davacı, bu sözleşmenin geçersizliğine dayanarak taşınmazın kendisine iadesini isteyemeyeceği-
Şikayetçi şikayet edilenin hem sırasına hem de muvazaalı olduğu iddiasıyla alacağın esasına itiraz ettiğinden, İİK’nun 142/1. maddesi uyarınca genel mahkemenin görevli olduğu-
Genel Kredi Sözleşmesi’ nde müteselsil kefil olan davacının ödediği borçtan dolayı ipotekle temin edilen alacağın ödeme miktarı kadar devir ve temliki istemi-
Taraflar arasında düzenlenen satın alma sözleşmesinde "USD meblağ ödemeleri fatura tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden yapılacaktır." hükmü kararlaştırılmış ise de, daha sonradan tanzim edilen faturalarda "işbu fatura USD karşılığı kesilmiş olup vade tarihinde .... USD olarak tahsil edilecektir." ibaresi yer aldığından ve alıcının süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmaksızın bu haliyle faturaları defterine kaydettiği anlaşıldığından, ödeme hususundaki kaydın eylemli olarak değiştirildiğinin davalı tarafça kabul edilmiş sayılacağı-
Davada, tapu iptali ve tescil, karşı dava ile de elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istendiği, kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılmasının gerekeceği, çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanaklarının olmadığı ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen 3. kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanmasının mümkün olduğu-
Tanzim yeri yazılı olmayan bononun âdi senet sayılacağı ve alacağın temliki yoluyla devredilebileceği—
Adi senette vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği, senette vade yok ise alacaklı tarafından borçlunun takip tarihinden daha evvel temerrüde düşürüldüğünün İİK. nun 68.maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatının zorunlu olduğu-
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacağın üçüncü kişiye intikal ettiği, bu andan itibaren üçüncü kişinin, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazandığı, niteliği itibariyle alacağın temlikinin, alacaklının tasarruf işlemi olduğu, temlikin, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabileceği- Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklının borç ilişkisinde taraf olmaktan çıktığı, kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesinin söz konusu olduğu- Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğunun devam ettiği- Temlik alanın, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunduğu, temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap ettiği- Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkının da temlik alana geçtiği- Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek tarafın değişmiş olduğu- İİK. 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Eldeki somut olayda, haklarındaki dava reddedilen davalı borçlu Y. T. ile 3. kişi Ö. F. B. arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Bu halde davalılar yönünden daha düşük olan tasarruf değeri 47.000,00 TL üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşı olan davalılar aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetli görülmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.