Dava şartlarının, davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir kural olduğu, hâkimin davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorunda olduğu, bir dava şartının bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul yönünden red etmesi gerektiği, ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da gerçekleşmiş ise artık davanın, usulden red edilmeyip esastan tetkikle çözüme ulaştırılması gerektiği-
İmza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınması gerektiği, senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılması gerektiği-
Davaya konu alacağın Akbank T.A.Ş.tarafından davacı Girişim Varlık Yönetim T.A.Ş.ye temlik edilmiş olduğu ve böylece davada Akbank A.Ş.nin taraf sıfatının kalmadığı, onun yerine davacı olarak Girişim Varlık Yönetimi A.Ş.nin geçtiği-
Alacağın temlik edilmesi halinde, takip konusu alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin, alacağı temlik almış olan yeni alacaklıya geçmiş olacağı–
Muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olmasının, yani muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşımasının gerekeceği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı-
Davalı arsa maliklerinin dava açılmasına sebebiyet vermedikleri anlaşıldığından davalı arsa malikleri aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği-
Takip dosyasında borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediği için İİK'nun 150/e maddesinde öngörülen satış isteme süresi işlemeyeceğinden, şikayete konu icra müdürlüğü işleminin bu nedenle yanlış olduğu yönündeki gerekçe doğru olup şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken borçluya temlik sözleşmesinin tebliğ edilmediği gerekçesi ile istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından devralınan taşınmaz satış sözleşmesinin tarafı davalı şirket olup, dava dışı üçüncü kişi ile davalı şirket arasında sözleşmenin imzalandığı ve bu sözleşmeye göre davalı şirket adına kayıtlı olan taşınmazın davacı adına tapu devrinin yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda davacı, aralarında hukuki ilişki bulunmayan davalıdan sözleşmeye dayalı olarak herhangi bir talepte bulunamayacağı- Taşınmaz satış sözleşmesinde taraf sıfatı bulunmayan davalı hakkında davanın ne suretle kabul edildiği açıklanmadan, bu davalı yönünden de davanın kabulüne dair hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Belirtilen alacağın temliki sözleşmesi, noter temliknamesi ve ekli listeye göre, temlik edilen alacak miktarı belirtilmediğinden, diğer bir anlatımla, alacağın bir kısmının temlik edildiğine dair açıklama bulunmadığından, takip konusu alacağın tamamının temlik edildiğinin kabul edilmesi gerekeceği, bu durumda, alacağı ............. tarihinde temlik ederek artık alacaklı sıfatı kalmayan bankanın ipotekten kaynaklı hak ve alacağının bulunmadığına dair ........... tarihli cevabi yazısına itibar edilerek dosya borcunun itfa edildiği kabul edilemeyeceği gibi, bu kabule uygun olarak temliğin kapsamının sadece asıl borçlu şirketten olan alacakları kapsadığı, buna göre de ipotek borçlusu hakkında takibe devam edilemeyeceğinin söylenemeyeceği-
Bir yıllık süre içinde haciz talebinde bulunan alacaklının haciz talebini geri alması halinde, yeniden bir yıllık haciz isteme süresinin işlemeye başlamayacağı, alacaklının ancak, ödeme emrinin tebliğinden itibaren işlemeye başlamış olan bir yıllık sürenin, varsa kalan kısmında, yeniden haciz talebinde bulunabileceği- Borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği ve yasal 1 yıllık süre içinde alacaklının haciz talebinde bulunduğu görüldüğünden, alacaklının haciz isteme hakkı düşmemiş olup İİK. mad. 78/5 gereğince harç alınmasının ve borçlulara yenileme emrinin tebliğe çıkarılmasının gerekmeyeceği, haczin birden fazla yenilenmesinin anılan kuralın uygulanmasını engellemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.