Temyize konu tespit davasının görülmesinde hukuki yarar ortadan kalktığından mahkemece davanın HMK'nun 115/2. maddesi gereğince sadece usulden reddi kararı verilmesi gerekirken mahkemece esasının da incelenerek hem usulden hem de esas yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı, taşınmazın sınırına duvar ördürmek, taşınmazda bulunan zeytinlerin para vererek bakımını yaptırmak, üzerindeki zeytinleri toplatmak, aşılatmak, taşınmaz hakkında ecrimisil ödemek şeklinde subut bulan fiili kullanımının davacılara ait olduğu, bu zaman zarfında davalının fiili bir kullanımının bulunmayıp, davacıların bu zaman zarfındaki kullanımına engel olmak için hukuki bir girişimde de bulunmadığı anlaşıldığına göre, Mahkemece, davacıların kullanıcı şerhine yönelik davalarının kabulüne karar vermek gerektiği- Çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesinde kullanıcı şerhinin yanı sıra “mera komisyonunca alınan yazılarına göre mera olarak tahsisi yapılmıştır” şerhinin bulunduğu, mahkemece hüküm yerinde 3.bent olarak mera şerhinin iptaline ilişkin bir dava ve talep bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuş ise de; davalıcıların ıslah dilekçesiyle bu şerhinde iptalini istedikleri halde bu ıslah talebi gözden kaçırılmak suretiyle talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetli olmadığı-
Terekenin «aktif» ve «pasifi»ne nelerin girdiği–
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı, somut olayda; davalı ... vasisi ... ortaklığın giderilmesine karar verilen dava konusu taşınmazda yer alan yapının kendisine ait olduğu iddiası ile yerel mahkemede muhdesatın aidiyeti davası açtığını beyan ettiğinden, HMK’nun 165. maddesi uyarınca muhdesatın aidiyetine ilişkin dava sonucunun beklenilmesi gerekeceği-
Taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiği dosyanın muhdesatın tespiti istemli dava açısından kesin hüküm ya da derdestlik oluşturmayacağı, mevcut kamulaştırma işlemi nedeniyle davacı tarafın muhdesatın tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu-
Yasal ayrıcalıklar dışında, ayrılmaz parçanın mülkiyetinin (ve onun tasarruf hakkının) üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu, ancak bu kural ile bağdaşmayan bazı ayrıcalıkların İmar Kanununda öngörülmüş ola-bileceği -
........... tarihli celsede davalı vekili telgraf parası ekli mazeret dilekçesi gönderdiği ve mazereti kabul edildiği halde, aynı celse verilen keşif gün ve saatinin davalıya tebliğ edilmediği ve davalı tarafın yokluğunda yapılan keşfe dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği, mahkemece, davalı taraf keşif gününden haberdar edilmemek suretiyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği; davalı tarafın, savunma ve iddialarını kanıtlama imkanından yoksun bırakıldığı, bu şartlar altında yapılan yargılamanın adil olduğundan söz edilemeyeceği-
Muhdesatın tespiti isteği-
Dava konusu taşınmazın 190,50 m2 yüzölçümlü olarak, beş katlı kargir apartman niteliği ile, davacılar ve davalılar adına; 1/7/2011 tarihinde tevhit ile tescil edilmiş olduğu, bahse konu taşınmaza ait tapu intikallerinin ve kadastro tespit tutanaklarının dosya arasına bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece, anılan parselin kadastro tutanağının ilgili Tapu Müdürlüğü'nden getirtilerek kadastro tespiti ve kesinleşme tarihlerinin belirlenmesi ile dava konusu binanın ve bağımsız bölümlerinin göz önünde bulundurularak görülmekte olan eldeki davanın kadastro tespiti öncesi muhdesatlar için Kadastro Kanunu'nun 19. maddesinde ifadesini bulan 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi, buna göre anılan parsel üzerindeki muhdesat hakkında toplanan tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği- Taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğundan 6100 sayılı HMK'nun 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi, yine; tanıklara binaların içinin mi yoksa tamamının mı davacılar tarafından yaptırıldığının sorulması,davacılar tarafından yapılan işlemlerin iyileştirme kapsamına girip girmediğinin tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi, iyileştirme gideri olduğunun tespiti halinde davacıların tespit davası açmakta hukuki yararlarının olmayacağının, sebepsiz zenginleşmeye dayalı eda davası açabileceğinin düşünülmesi gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, yıkım davasında, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Yasası ve buna bağlı bir sayılı tarife gereğince nispi harcın karar tarihinde yürürükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekalet ücretinin hesaplanması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.