Davalı taşınmazın müstakil maliki olmayıp paydaşıdır, kendisinin dışında başkaca paydaşın ve onların hakkının varlığını bilen kişi konumunda olup taşınmazın tamamını kullanmasının haklı ve geçerli bir nedeni bulunmadığından, anılan taşınmazın kiraya verilmesi halinde getireceği gelir belirlenerek davacının payına isabet eden bölüm bakımından ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği-
8. HD. 20.03.2018 T. E: 2017/12836, K: 9669-
Davacının taşınmazı 03.09.2008 tarihinde satın aldığı, 17.07.2009 tarihli belediye inşaat mühürleme işlemi ile taşınmazın diğer hissedarlarının yapılmakta olan muhdesata muvaffakatı olmadığını öğrendiği, davalının önalım hakkını kullanmak üzere 03.08.2009 tarihinde mahkemeye müracaat ettiği, nitekim önalım hakkının kullanılmasına ilişkin tapu iptal-tescil davasında davacının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle taşınmazın satıştan sonraki hali satış bedelini tayinde dikkate alınmadığı anlaşılmakta olup; davacının iyiniyetli olmayıp asgari levazım bedelini davalıdan talep edebileceğinden asgari levazım değerinin, tüm malzemenin işçilik ve bakım giderlerinin gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım ve dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı-
İki adet taşınmazın ortaklığının giderilmesine-
Tapu kaydının iptali istemli davada özel daire bozma kararında "davacının her ne kadar taşınmazın zilyetliği altında bulunduğu konusunda tapu kaydına şerh verilmesini talep etmiş ise de, kadastro tutanağında ve tapu kaydının beyanlar hanesinde zilyet olduğunun yazılı bulunduğu, bu talebi yönünden dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığı, dava konusu taşınmazın, beyanlar hanesindeki mera tahsisine ilişkin şerhin kaldırılması talebiyle ilgili olarak, dava açma hak ve yetkisi taşınmazın maliki Hazine’ye ait olduğu gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığı" görüşündeyse de HGK.'nin "orman sınırları dışına çıkartılan dava konusu taşınmazın davacının kullanımında olduğu hususunun beyanlar hanesine şerh edildiği, eldeki davada mülkiyet iddiasında bulunulmadığı, mera şerhinin davacının kullanımını engelleyeceği cihetle 6292 sayılı Kanun uyarınca kullanıcı olarak hak sahibi sayılan davacının mera şerhinin iptaline yönelik açılan davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının yerinde olduğu" görüşünde olduğu-
Dosyada mevcut veraset ilamına göre davalının dava açılmadan önce öldüğü, bu şekilde taraf ehliyetinin bulunmadığı ve aleyhine dava açılamayacağı anlaşıldığından, hakkındaki davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
El atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında; çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak arzın keşfen değerinin saptanması, belirlenen değer üzerinden nispi tarifeye göre harcın tamamlatılması, ondan sonra işin esası incelenerek hükme bağlanması gerekeceği-
Taraflar arasındaki muaraza ve tecavüzün önlenmesi, eski hale getirme, kal davası-
Arzın mütemmim cüz'ü (bütünleyici parçası) olan muhtesatların, zeminin mülkiyetine tabi olmaları nedeniyle yıkım istekli davalarda, davanın binanın ana nüvesinin üzerinde bulunduğu taşınmazın tüm maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu-
Harici satış sözleşmesindeki satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerektiğinden, sözleşmedeki bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları, YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanarak belirlenmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.