Önalım (şuf’a) hakkının kullanılması nedeni ile önalım hakkı sahibi alıcının, bedele ilişkin yükümlülüğü, hakka konu olan payın kullanıldığı tarihteki (önceden kullanılmamışsa dava tarihi) değeri olması gerekeceği-
Ortak olan taraflar arasında üstlenilen inşaat yapım işinin gerçekleştiği tarihte, taraflardan yalnızca müteahhit olan davalının tacir olduğu, davacının tacir sıfatının bulunmadığı, yani, bu işin her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili bir iş olmadığı anlaşıldığından, alacak davasına dair uyuşmazlıkta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Tasdik edilen konkordato projesinde davacı şirketin proje kapsamında yapacakları ödemelerin tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl ödemesiz dönem sonrasında başladığı, 2 ayda bir, 42 eşit taksitte, garame payı oranında ödenmesine karar verildiği anlaşılmakla, davacının 2018 yılından bu yana 5 yıldır konkordato tedbirlerinden yararlandığı da gözetildiğinde, ödemelerin karar tarihi yerine istinaf ve temyiz kanun yolunda geçecek süreleri de aşacak şekilde kesinleşmeden itibaren başlamasının kabul edilmesinin ve bu denli uzun bir sürenin beklenmesinin alacaklılar ile borçlu arasındaki menfaat dengesini borçlu lehine bozar mahiyette olduğu- Mahkemece, borçlunun kaynakları ile orantılı olmayan, ödeme süresinin uzunluğu nedeniyle alacaklıların aleyhine olacak şekilde menfaat dengesini bozan konkordato projesinin reddine, İİK 292/1-b'deki şartlar oluştuğundan ve borca batık olduğu anlaşılan davacı şirketin iflasına karar verilmesi gerektiği-
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun HMK. mad. 47'de öngörülmüş olduğu- İcra mahkemesi kararlarının hüküm ve sonuç doğurması için kesinleşmesine gerek olmadığından, icra mahkemesi kararı ile "ödeme emrinin iptali"nin sonucu olarak taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış olacağı ve bu kararın icra müdürlüğüne ibrazı ile mahcuz taşınmaz mülkiyeti üçüncü kişi üzerinde iken, haczin terkin edilmiş olduğu- Alacaklının takip konusu alacağını alıp almayacağı henüz belli olmadığından ve alacaklının tasarrufun iptali davası açabilme, borçlunun başka mal ve alacakları üzerine haciz koydurabilme ve alacağını tahsil edebilme imkanı varken takip dosyası işlemsiz bırakılarak bu davanın açıldığı görülmekte olup davacı vekilinin "geçici veya kesin aciz belgesi almadıklarını İİK'nun 277 ve devamı hükümlerine göre tasarrufun iptali davası da açmadıklarını" beyan ettiği de anlaşıldığından, icra hakiminin davaya konu kararı ile bir zararın meydana geldiğinin söylenemeyeceği-
Borçlunun maaş ve ücreti üzerine daha önce konulmuş haciz bulunsa dahi, mahkemece hükmolunan ve işlemekte olan nafaka alacağı için, borçlunun maaş ve ücreti üzerinde 1. sırada haciz işlemi yapılması ve kalan maaş ve ücretin ¼’ünden az olmamak üzere tespit edilecek miktarının da daha önce haciz koyduran alacaklıya ödenmesi gerekeceği –birikmiş nafaka alacağının, diğer adi alacaklar gibi, daha önce konulan haciz sona erdikten sonra, sırası geldiğinde işlem göreceği-
Tanzim tarihi bulunmadığı için adi senet niteliğindeki bonodaki alacağın, alacağın temliki yoluyla başkasına devredilebileceği (kambiyo senetleri için geçerli olan «ciro» yoluyla alacağın devredilemeyeceği)-
"Davacının alacağının adi alacak olarak değil rehinle temin edilmiş olması nedeniyle rüçhanlı alacak olarak sıra cetveline geçirilmesi gerekeceği" konusunun şikayet yoluyla icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği–
İcra takibinin, birikmiş nafaka alacağı, manevi tazminat ve faizin tahsiline yönelik olması nedeniyle, adi alacak niteliğinde olup, nafaka hükümlerine aykırı davranmak eylemini oluşturmayacağı-
Takip dayanağı nafaka alacağı olup işleyen nafaka alacağının adi alacak olmadığı ve borçlunun maaşının haczinin kabil olduğu, bu nedenle işleyen aylık nafakanın tamamı için maaşa haciz konulmasında Yasa'ya aykırılığın olmadığı- Birikmiş nafaka alacağı için ise İİK. mad. 83 uyarınca, borçlunun ve ailesinin geçimi için İcra Müdürlüğü'nce zorunlu olarak takdir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümün haczedilebileceği-
İhalenin feshini talep eden şikayetçilere, iflas masası tarafından alacaklarının tamamının, şikayet tarihinden önce ve sonra ödemiş olması halinde, ihalenin feshine -«zarar unsuru» ortadan kalktığı için- karar verilemeyeceği– İflâsta "pazarlıkla satış", "taksitle satış" mümkün müdür?

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.