Taraflara tebligat yapılmamış ve ilan edilmemiş olan kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin idari işlemlerin adli yargı yönünden takdiri delil niteliğinde olacağı–
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, çekişmenin taraflar arasındaki idari bir işlemden kaynaklanmadığının, idari işlemin iptaline yönelik de herhangi bir isteğin bulunmadığının, öte yandan, davacıların, hükmen tescil ilamının tapu kayıtlarına yansıtılmasını istediklerinin, dolayısıyla, mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtıklarının anlaşıldığı, bu durumda, uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanında kaldığı-
Mahkemece icra dosyasının incelenmesinde görüleceği üzere alacaklının takibinin davacı borçluya ve dava dışı borçlu şirkete yönelik olduğu, icra dosyasında taahhütte bulunan borçlunun, sadece dava dışı borçlu şirket olduğu, davacı borçlunun herhangi bir taahhütte bulunmadığı, dolayısıyla çekteki keşide yeri unsurunun bulunmaması sebebiyle borçlu davacı yönünden şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Yasal ayrıcalıklar dışında, ayrılmaz parçanın mülkiyetinin (ve onun tasarruf hakkının) üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu, ancak bu kural ile bağdaşmayan bazı ayrıcalıkların İmar Kanununda öngörülmüş ola-bileceği -
Senette tanzim yerinin yazılı olması gereği- Tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı- Kimin için taahhüt altına girilmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistin adresinin senette yazılı olmasının, bononun tanzim edildiği yerin yazması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Herhangi bir tereddüde meydan vermeyecek şekilde bir idari birimi göstermeyen tanzim yerinin kabulünün mümkün olmadığı- Tanzim yeri unsuru bulunmayan belgenin kambiyo senedi vasfı taşımayacağı- Kambiyo senedi niteliği taşımayan belgenin üç yıllık zamanaşımına tabi olmayıp 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tabi olacağı-
İdarenin yasa ve yönetmelik hükümlerince yürütmekle yükümlü tutulduğu kamu hizmetinin tabii bir sonucu olarak kurulan ve idari bir nitelik taşıyan hak sahipliğinin tesbitine ilişkin işlemin yargısal tasarruf, bunun iptaline ilişkin davaya bakmaya ise idari yargının görevli bulunduğu-
Mera komisyonunun çalışmalara başlamasıyla yasadan kaynaklanan idari tasarrufla yapılan bir işlem olan tahsis kararına karşı kadim yararlanma iddiası ileri süremeyeceği, bu nedenle uyuşmazlığın çekişme konusu taşınmaza ilişkin olarak mera komisyon kararının tahsisi dikkate alınarak giderilmesinin gerekeceği-
Boşanma davası açmanın münhasıran kişiye bağlı haklardan olması sebebiyle boşanma kararının tanıması davasının mirasçılar tarafından açılamayacağı-
Haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturup, bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılacağı- İdari eylem ve işlemlerden doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b mad. gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davasının açılması gerektiği-
Mera niteliğindeki taşınmazlar için oluşturulmuş tapu kaydının iptalinde kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği ancak, adına oluşturulmuş bulunan tapu kaydı iptal edilerek elindeki taşınmazı alınan kişiye, tazminat niteliğinde bir bedel ödenmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.