Her ne kadar mahkemece %5 teminat mukabili ihtiyati hacze hükmedilmiş ise de dava konusu olayın özelliği, davalının mala zarar verme, kişi hürriyetinden yoksun bırakma, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından verilen  ceza mahkumiyetlerinin kesinleşmiş olduğu; her ne kadar çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmemiş ise de; olayın önem ve mahiyeti karşısında, mahkemece teminat mukabili ihtiyati hacze hükmedilmesinin usul ve yasaya ve olayın oluşuna uygun düşmediği; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir müesseselerinin ruhuna uygun olmadığı-
3. HD. 15.03.2016 T. E: 3287, K: 3836-
Adli Tıp Kurumu raporu ile diğer raporlar arasında çelişki bulunduğu, çelişkinin giderilmesi için; 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 15/f maddesi uyarınca Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor aldırılıp, gerçekleşecek sonucu uyarınca davacının Türk Medeni Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen akıl hastalığına dayalı boşanma isteği hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğundan mah-keme tarafından doğrudan doğruya gözönünde tutulacağı– Davalının ruhsal yönden rahatsız olduğunun ileri sürülmesi halinde, sulh hukuk mahkemesine yazı yazılarak, davalının vesayet altına alınmasını gerekip gerekmediğinin sorulması gerekeceği–
Akıl hastalığı sebebiyle hacir altında bulunan kısıtlının yaptığı avukatlık ücret sözleşmesinin geçerli olmadığı–
Davalının kötü yaşama tarzı ve malvarlığını kötü yönetme sebebiyle kendisini veya ailesini zor duruma düşürüp dürümdeğinin tanıkla isbat edilebileceği–
Dava; ehliyetsizlik, hile ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olup, önem derecesine göre öncelikle ehliyetsizlik, hukuksal nedenin irdelenmesi, miras bırakanın ehliyetli olduğunun anlaşılması durumunda hile ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğinin değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece, miras bırakanın temlikin yapıldığı tarihte hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunun, Adli Tıp Kurumundan elde edilecek raporla saptanmaksızın neticeye gidildiği- Tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, miras bırakan O.D.’in temlik tarihinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde adli tıp raporu ile belirlenmesi, ehliyetsiz olduğu anlaşıldığı takdirde pay oranında iptal tescil davalarının dinlenemeyeceği gözetilerek davanın reddedilmesi, ehliyetli bulunduğunun saptanması halinde ise sırasıyla hile ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iddiaları bakımından değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulmasının gerektiği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405, 406 ve 408. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme ve yaşlılık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
Basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde HMK’nun 320/1. maddesi uyarınca mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verilebilmekte ise de; vesayet kararı, kişilerin özgürlükleri bakımından ağır sonuçlar doğuran, kişi için yeni bir hukuki statü meydana getiren hukuki bir işlem olduğundan vesayetin kaldırılması istemlerinde duruşma açmadan evrak üzerinden karar verilemeyeceği-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu, Bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin de TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre 'herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu'- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 gün ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının hisse senedi alım-satım yaptığı tarih itibariyle tüm dünyada var olan ekonomik krizin de etkisi ile zarar etmesi sonucu, bu zararın tazminini davalı bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.