Asıl borçlu ile birlikte kefilinin de iflâsına karar verilmiş olması halinde, alacaklının alacağının tamamını, müflislerden herbirisinin masasına -tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla- yazdırabileceği–
Davaya konu bononun, lehtar davalı H... tarafından protesto edildiği; protesto sırasında diğer davalı S.’ın ciro silsilesinde yer almadığından protestodan sonra yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olup (TTK. m.690), bu durumda icra takibi yapan S. yetkili hamil olmadığı için kambiyo takibi yapamayacağından, bu davalı hakkındaki menfi tespit davasının kabulü gerekeceği-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu temin için verilen senetlerin borçlular hakkında, rehin kapsamı dışında kalan alacağın tahsili için, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, genel haciz yoluyla takip yapılabileceği-
Takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması halinde, tüm alacak için «tahsilde tekerrür olmamak üzere» -önce rehinli takip yapmadan- genel haciz yolu ile takip yapılabileceği–
Trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Davalılar vekili, “dava konusu borcun ipoteklerle temin edildiğini ve davacı bankaca ipotekli takipler yapıldığını” ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, ipotekli takip dosyaları celbedilerek asıl borçlu olan davalı şirket yönünden İİK. nun 45 maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı hususu üzerinde tartışma ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemece “davanın kabulüne” dair verilen kararın bozulması gerekeceği-
Davalının borçlu şirket ile aynı işkolunda faaliyette bulunan Ltd.Şti ortağı olduğu, anılan şirket yöneticisinin borçlulardan birinin kız kardeşinin eşi olup, üçüncü kişinin ...nin yeğeni olduğu ve borçlu şirket ile aynı adreste faaliyette bulunduğu anlaşıldığından, İİK. mad. 280 gereğince borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olduğu- İki ayrı iptal davası sonucunda mahkemelerce aynı şekilde hüküm kurulduğundan anılan dosyalardan verilen kararların infazı halinde bu dosya ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği, gerekçede bu husus belirtilmiş olmasına rağmen hükümde bu yönde açıklık bulunmamasının infazda kuşku yaratacağı, bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği, hükmün düzeltilerek onanmasına gerektiği-
Borç ipotekle temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse de somut olayda öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğinden alacaklı tercih hakkını bu takip türünden yana kullanmış olup aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı- Bu durumda İİK'nun 45/1.maddesi hükmü uyarınca rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği- Bu hususun kamu düzeni ile ilgili ve süresiz şikayete tabi olduğu-
Teminat yükünün paylaştırılması suretiyle paylı ipotek için yapılan takiplere ilişkin takip talebinde tüm ipotekli taşınmazların gösterilmemesinin takibin iptali sonucunu doğurmayacağı-
İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan iptal davalarında isteğin bedele dönüşmesi halinde hükmedilen tazminata faiz işletilmemesi gerekirken mahkemece hükmedilen tazminata faiz işletilmesi doğru değil bozma nedeni ise de bu yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.