Uyuşmazlık konusu ibarenin davalının ilk marka başvurusunu yaptığı 1997 yılından itibaren davanın açıldığı tarihe kadar kullandığı, davalının kullanımına karşı davacının sessiz kaldığı ve hükümsüzlüğü talep edilen marka başvurusunun reddedilmesi nedeniyle tescil edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı şirketin internet sitesinde dava konusu olan internet sitesindeki telefon numaralarının aynı olması- Davalının davacı adına tescilli marka hakkına tecavüzün men'i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması- İnternet sitesinin erişiminin engellenmesi- Davalının, davacıya ait markayı tanıtıcı evrak araç ve gereçlerde kullanıldığına dair delil bulunmadığından buna ilişkin talebin reddi- Hükmün özetinin Türkiye çapında yayınlanan gazetelerden birinde yayınlanması-
Davalı şirketin 24.12.2010 tarihinde kurulup tescil edildiği, şirket sözleşmesi ile davalının 10 yıl süreyle şirketi temsile münferiden yetkili müdür olarak atandığı, şirket müdürü tarafından noterden alınan düzenleme şeklindeki vekâletname ile davalının genel yetkili ticari vekil olarak atandığı, şirket müdürünün, davalının kızı olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından davalı şirketin kaşesi altında yazılıp imzalanan ve müşterilerine gönderilen ve ayrıca haksız rekabet teşkil ettiği hususu kesinleşen yazıda, kurucusu ve ortağı olduğu davacı şirketten ayrılarak davalı şirketi kurduğunu ve hizmetlerine bundan sonra farklı bir şirket ismiyle devam edeceğini belirttiği; davalının, davalı şirketin hissesinin kendi adına kayıtlı olmasına rağmen öğrenci olması sebebiyle tüm işlerin babası tarafından takip edildiğini belirttiği, buna göre; davalı şirketin kaşesi altında davalı tarafından yazılan ve müşterilerine gönderilen yazının haksız rekabet teşkil ettiği ve bu hususun kesinleştiği, davalının şirket müdürü olduğu ve diğer davalının ise şirket organı gibi hareket ettiği gözetilerek anılan davalıların TMK’nın 50. maddesi gereğince, kişisel sorumluluklarının değerlendirilmesinin gerektiği, sonuç itibarıyla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
11. HD. 29.11.2016 T. E: 2015/11741, K: 9189-
11. HD. 02.03.2020 T. E: 2019/3978, K: 2189
11. HD. 05.04.2022 T. E: 2021/1146, K: 2827
11. HD. 14.12.2022 T. E: 2021/4776, K: 9040
Dava, marka hakkına ve ticaret unvanına dayalı olarak marka hakkına tecavüzün tespiti, men'i ve ticaret unvanının terki istemine ilişkindir...
Davacı, celsede "yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını, bu talep kabul görmezse davanın kabulüne karar verilmesi"ni talep etmiş, davalı vekili ise "davanın reddine karar verilmesi"ni istemiş, mahkemece davacının talebi için ayrıca bir karar verilmeden ve yargılamanın bittiği açıklanarak sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın reddine karar verilmişse de, HMK'nun 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş olacağı-
Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti,meni, maddi ve manevi tazminat istemleri- Tespit ve tedbir giderleri- Yargılama giderleri-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.