AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI FOKAS/TÜRKİYE DAVASI
Erkeğin hesabına yatırılan paranın eşten gizlenmiş olmasının, kadın lehine katılma alacağı hesabında dikkate alınmasını gerektirmeyeceği-
İş mahkemesi ilamına dayalı olarak alacaklının müteselsil borçluların hepsine veya dilediği birine karşı takip açabileceği- Şikayetçi borçlu ile diğer takip borçluları arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunmadığı-  Şikayetçi borçlu şirketin iflasına karar verildiği, iflas kararının kesinleştiği, takibin ise iflas kararının kesinleşmesinden sonra başlatıldığı anlaşıldığından, şikayetçi müflis şirket yönünden takibin iptali gerektiği- "Takipte müflisin mecburi takip arkadaşı olarak birden fazla borçlu ile takip edilmesi halinde, müflis hakkındaki takibi ayırmak ve durdurmak mümkün olmadığından, müflis dahil bütün mecburi takip arkadaşları aleyhine başlamış olan takibe devam edilmesi gerektiğinin" kabul edilemeyeceği-
Boşanma kararının sadece "kusur belirlemesi ve reddedilen tazminatlar" yönünden temyize konu edildiği, Özel Daire tarafından da temyiz edilen yönlere hasren bozma kararı verildiği anlaşıldığından somut olayda "boşanma kararı"nın kesinleştiği-  Boşanma kararının kesinleşmesinden sonraki bir tarihte beliren ve davacının temyiz aşamasında ileri sürdüğü "sadakat yükümlülüğüne aykırı davranma" vakıasının değerlendirilmesinin ve hükme esas alınmasının bu davada olanaklı olmadığı- Davalı erkeğin, aile birliğini ekonomik yönden sarsacak şekilde borçlandığı, bu şekilde birlik görevlerini yerine getirmediği, buna karşılık davacı kadının eşinin birine kefil olması sonucunda borçlanma hadisesini her fırsatta gündeme getirip tartışma çıkardığı, en son müşterek evden ayrılarak ablasının yanına gittiği ve geri dönmediği, bunun üzerine davalının davacının özel bir takım eşyalarını ablasına götürdüğü, anne yanında bulunan ortak çocuğun da okuluna devam etmesi amacıyla babasıyla birlikte müşterek haneye döndüğü, tarafların bu şekilde ayrıldığı belirlendiğinden tarafların eşit kusurlu olduğu, tazminat taleplerinin reddi gerektiği-
Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği- Davacı kadının, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında maddi tazminat talebi bulunmadığı halde, yararına maddi tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
2. HD. 11.12.2024 T. E: 2282, K: 9834
Kargo vasıtasıyla gönderilen 58. dönem tıpda uzmanlık devlet hizmetleri yükümlülüğü kurasına ilişkin başvuru evraklarının süresinde muhatabına ulaştırılamaması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak Off-Shore Bank Ltd. hesabına gönderildiği iddiasına dayalı alacak istemi-<br /> 
Davacı, aracının davalı yedieminde iken (boş bir araziye terk edildiği, kaza yapıldığı, ön tarafın tamamen göçük ve darbeli, camlarının kırık olduğu, damperinin olmadığını ve bu nedenle) zarar görmesi nedeniyle icra takibi sırasında belirlenen değerini istemekte olup mahkemece, davalının haksız eylemi nedeniyle davacının uğradığı gerçek zararın hüküm altına alınması gerektiği; aracın kıymet takdir tutanağında ve dava değeri olarak belirtilen meblağ ile bilirkişi raporunda hesap edilen toplam zarar miktarı arasındaki farka hükmedilmesinin hatalı olduğu; davacının zararı tam olarak karşılanmadığı- Mahkemece, davacının gerçek zararının, davalının teslim görevini yerine getirmediği yıl itibariyle, aracın tamir edilebilir olup olmadığı, tamir edilebilecek ise onarım gideri ve değer kaybı, tamir edilebilecek durumda değil ise aracın o tarihteki değerinin tespiti için uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.