2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 72/7. maddesine göre, borç ödenmiş olursa menfi tesbit davasının istirdata dönüşmesi gerekeceği-
Haciz tehdidi altında yapılan ödeme nedeniyle istirdat ve manevi tazminat talebine-
İİK.mad. 191/1 uyarınca iflasın açılması ile borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisini kaybettiği ve dolayısıyla malvarlığına dahil değerler üzerindeki hukuki işlemlerinin iflas alacaklılarına karşı geçersiz olduğu- Davacının İİK. mad. 254 kapsamında verilen iflas kapatma kararının ilan edildiği, BK.nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarih itibarıyla başlaması gerektiği, zamanaşımı süresi dolmadan davanın açılmış olduğu,davacı yanca iflas tasfiyesinin devamı sırasında alacaklı ile yapmış olduğu protokol kapsamında alacaklıya ve vekiline yaptığı ödemelerin İİK. mad. 191 gereği iflas alacaklılarına karşı hükümsüz bulunduğu, müflis borçlunun yasada öngörülen geçersizliğe dayanılarak iade talebinde bulunamayacağı, borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından davanın reddi gerektiği-
Davacı, icra dosyasındaki takip konusu alacağın bir kısmını temlik aldığından temlik eden ile aynı haklara sahip olup, kısmen temlik eden ve kısmen temlik alanın ancak kendilerine ait alacaklar üzerinde tasarrufta bulunabileceği, alacağın bir kısmını temlik edenin, alacağın tamamı ile ilgili haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, davalı icra müdür vekili tarafından temlik edenin talebi üzerine alacağın temlik edilmeyen kısmı üzerinden de usulsüz olarak haczin kaldırılması işlemi gerçekleştirilmiş olup, haczin tamamen kaldırılması işlemi nedeniyle takip dosyasındaki blokeli alacak takip borçlusuna ödendiğinden davacı zarara uğramış olup; zarar, usul ve yasaya aykırı talebin icra müdürlüğü tarafından yerine getirilmesinden kaynaklanmış olduğundan, oluşan zararla icra müdürlüğünün işlemi arasında illiyet bağı olduğu ancak davacının uğradığı zararı ile ilgili davalı Bakanlık aleyhine dava açabilmesi için takip dosyasında borçlu şirketten alacağını tahsil edememiş olması, başka bir ifade ile borçlu şirketin borcunu ödemekte acze düşmüş olması gerektiğinden, mahkemece, davacının dava dışı borçlu şirketten alacağının tahsilinin mümkün olup olmadığı araştırılmadan, davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Borçlunun, kesinleşen ve bir belgeye dayanamayan ilâmsız takip hakkında açtığı «borcu bulunmadığını tesbit»e ve “istirdat”a yönelik davada, alacağın varlığını isbat yükünün alacaklıya düşeceği–
Menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığı-
Çeklerin ilerde teslim edilecek mallara ilişkin avans olarak verildiğinin ve bu nedenle mal teslimine ilişkin ispat yükünün davalıda olduğunun kabulüyle, hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekeceği-
Afyonkarahisar Borsa Meclisinin (Yönetim Kurulunun) İl dışı ve Yurt dışı geziler ve toplantılarla ilgili aldığı kararlar, idari karar niteliğinde olup, söz konusu yönetim kurulu kararlarının idari yargı yerinde iptal ettirilmeden adli yargıda açılan davanın dinlenme olanağı bulunmayacağı- Afyonkarahisar Borsa Meclisinin (Yönetim Kurulunun) İl dışı ve Yurt dışı geziler ve toplantılarla ilgili aldığı kararlar, idari karar niteliğinde olup, söz konusu yönetim kurulu kararlarının idari yargı yerinde iptal ettirilmeden adli yargıda açılan davanın dinlenme olanağı bulunmayacağı-
Takibe konu çek üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket tarafından verilen vekalete istinaden imzalanana ait olduğu, davalı tarafından sunulan deliller kapsamında da davalının çek nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunun belirlendiği gerekçesiyle menfi tespit ve birleşen istirdat davasının reddi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.