Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “hamiline yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra ciro edilmeksizin başkasına elden devrinin olanaksız olup, ibrazdan sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için TTK.’ nun 705. maddesi uyarınca adına alacağın temliki hükümlerini doğuran bir cironun bulunması gerektiği, somut olayda temlik eden son hamil tarafından temlik iradesini ortaya koyan bir ciro bulunmadığı, bu nadanla davalıya yapılmış uygun bir temlik bulunmadığından davalının, davacı aleyhine takip yapabilmesinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Tüketici Mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanmakta olup; bu yargılama usulüne göre bakılan dava ve işlerin adli ara vermede de görüleceği, dolayısıyla temyiz süresi dahil tüm yasal sürelerin de adli ara vermede işlemeye devam edeceği-
Taraflar arasındaki istirdat davası-
Yargıtay’ın vakıf şerhleri ile ilgili olarak kararlılık kazanmış uygulamasında, 5304 Sayılı Kanun’un geçmişe yürürlülük konusunda açık bir hüküm taşımaması ve istisnalardan her hangi birinin de söz konusu olmaması karşısında, 5304 sayılı Kanunun 11. maddesinin geçmişe etkili olmayacağı-
Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK. mad.138 hükmünün, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olmasının gerekli olduğu- Ön incelemenin, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının (HMK. mad.137/1) açıkça öngörülmüş olduğu- Dava dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın reddine kararı verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturacağı- Açıklanan düzenlemeler karşısında, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden sonra öninceleme aşamasında, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, "dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden, dosya üzerinden hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bir davada verilen kesin hükmün, davanın taraflarından biri tarafından başka birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmeyeceği- Somut olayda; hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, davacının iletim sistemi kullanıcısı olduğu yönünde daha önce açılan ve kesinleşen davalardaki gerekçe ve kararların kesin delil etkisi değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki mal alım sözleşmeleri çerçevesinde yapılacak teslimler yönünden gecikme cezasının sözleşme bedelinin tamamı üzerinden mi yoksa tesliminde gecikilen mal değeri üzerinden mi hesaplanması gerektiği-
5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi ile İ.İ.K.' nun 83. maddesi uyarınca, emekli maaşının haczedilmesinin mümkün olmadığı, hacizden önceki bir dönemde, haczi caiz olmayan bir malın haczedilebileceği hakkında alacaklı ile yapılan anlaşma geçerli olmadığı gibi, davacının maaşı üzerinde haciz bulunmasa da, davalı bankanın maaş hesabı üzerinde bloke uygulaması haciz sonuçlarını doğaracak nitelikte olup, mülga 818 sayılı B.K'.nun 19. ve 6098 sayılı T.B.K.'nun 26-27 maddeleri uyarınca geçersiz olduğu, bloke uygulanan maaş miktarının davacıya iadesi gerektiği-
Yersiz ödemenin istirdadı istemi-
Borçlunun, tüketici kredisine ihtirazi kayıt koymadan kesintiye ilişkin muvafakatın geçerli sayılacağı bu nedenle on beş ay sonra borç ödendikten sonra kredi miktarını geri istemesinin iyi niyetli sayılmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.