Davacı kadının, kendisine ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından zorla elinden alındığı iddiasına karşı davalı kocanın ise, ziynet eşyalarını davacıdan zorla alıp bozdurmadığını, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu savunduğu, mahkemece davacı vekiline müvekkili ile görüşüp davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin beyanda bulunması için 10 günlük süre verildiği, sonraki oturumlarda davacı vekili davalıya yemin teklifinde bulunmayacaklarını, yemin teklif etme hakkını kullanmayacaklarını ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesini beyan etmiş olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği; hal böyle olunca; yerel mahkemenin davacı tarafın yemin delilinden vazgeçmiş olduğu, artık davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılmasına gerek bulunmadığı gerekçeleriyle Özel Daire bozmasına karşı direnmesinin yerinde olduğu-
Dava, gayrimenkul alım-satımı nedeniyle verilen kaparonun, satımın gerçekleşmemesi nedeniyle istirdadına ilişkindir. Taşınmaza ilişkin satışın resmi şekilde yapılması gerektiğinden, ancak anılan belgeler adi yazılı şekilde yapıldığından geçerli olmayıp, makbuz hükmünde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ../../.. tarihli belge ile ödenen ve ../../.. tarihli belge ile aynı tarihte ve davalıya nakit olarak ödendiği belirtilen... TL alacağın kanıtlandığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, davalının ilk ihlali tespit ettikten sonra ihlalin olmaması için davacıya süre vererek uyarıda bulunması gerekirken bu yöntem uygulanmadığından davacının ödediği cezanın istirdadını isteyebileceği- Hükmolunan meblağ üzerinden alınması gereken nispi karar ve ilam harcının yanlış hesaplandığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Çeke dayalı başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile icra dosyasına yapılan ödemenin istirdadına ilişkin davada, "davalıyla aralarındaki ticari ilişki gereği bakiye bir borcun kaldığını ancak takip tutarı kadar olmadığını" iddia eden davacı, davalı şirket vekilinin WhatsApp uygulamasında gönderildiği iddia edilen “cari hesap ekstresi” başlıklı davalı şirket anteti içeren fotokopi belge sunmuş olup bu belgenin davalı vekilince gönderildiğinin tespiti halinde belge altında el yazısıyla kaleme alınan kur farkı ve çekle yapıldığı iddia edilen ödemeye ilişkin notla ilgili Yargıtay'ın yerleşik uygulaması da nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı ilam incelendiğinde, alacaklının (davacının) kısmen borçlu olmadığı, alacağın dayanağı olan çek bedelinin de borçlu tarafından kısmen tahsil edildiği tespit edildiğinden, bu doğrultuda ödenen miktarın da istirdadına karar verildiğinden, anılan kararın, menfi tespit ve yargılama aşamasında istirdata dönüşen ilam niteliğinde olup kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Davacı tarafından yapılan kira ödemelerinin icra dosyasına geç bildirilmesinden dolayı TBK. mad. 100 uyarınca davacının zararının olup olmadığının konusunda uzman bilirkişi marifeti ile tespiti ile, böyle bir zararın varlığının saptanması halinde, bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davası-
Sözleşme Öncesi B.lendirme Formu kapsamında davacının sözleşme hükümleri hakkında bilgilendirildiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık olmamakla birlikte sözleşmede bankanın tahsil edebileceği masraf ve komisyonlara ilişkin her hangi bir oran ve miktar belirtilmediği için bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan; erken ödeme komisyonu, ipotek fek ücreti, dosya masrafı v.b. adlar altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup karşılaştırılarak, bankanın yaptığı tahsilatların haklı olup olmadığı, tahsilatların miktarının uygun olup olmadığı, davacıya iadesi gereken tutar bulunup bulunmadığı hususlarında bankacılık hususunda uzman bilirkişiden rapor da alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Satım sözleşmesinden kaynaklanan davada, davalı tacir ise de, davacı tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilaf da TTK'da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığından, davanın, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği- Asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüş olduğu (-6335 s. Kanunla değişik- 6102 s. TTK  mad. 5)- Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan; mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği- Mahkemece, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, ticaret mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.