Dava konusu taşınmazda kayıt maliki M. Cinci’nin 1981 yılında ölmesi, taşınmazın öncesi itibariyle yapılan pay satışları, imar uygulamasının zilyetliği kesmeyeceği gözetilerek 17.03.1981 ölüm tarihinden 23.02.2009 dava tarihine kadar yasada yazılı 20 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle maddede yazılı diğer kazanma koşullarının ispat edilmesi halinde tapu kaydının hukuki değerini yitirmesinin mümkün olduğu, bu bakımdan davacı lehine diğer kazanma koşullarının dava tarihine kadar gerçekleşip gerçekleşmediğinin önem kazandığı, mahkemece bu bakımdan yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı-
İİK.67/2 maddesi hükmü uyarınca itirazın iptali davalarında alacağın belli ve bilinebilir olması durumunda istek halinde yerleşmiş Yargıtay kararları doğrultusunda icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmekte ise de, icra takibine konu alacağın haksız fiilden kaynaklanması ve alacağın gerçek miktarının ancak mahkeme hükmü ile belirleneceği, likit olmadığı dikkate alındığında; davacı tarafın icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı yararına inkâr tazminatına hükmedilmesi ve hükmedilen tazminatın miktarının da gösterilmeyerek infazda kuşku yaratacak biçimde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Mahkemece “davalılardan birinin yargılandığı ceza davası içeriğinden, davaya konu aboneliğin bulunduğu şantiyede kaçak elektrik kullanımının olmadığının saptandığı gerekçesiyle davacı yanca kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmişse de. Dava dilekçesinde davalı olarak kooperatifin gösterildiği, kooperatifin birinci ve ikinci başkanı sıfatıyla temsilcilerinin de isimleri yazılı olduğu görülmekte ise de, dosyaya sunulan sözleşmede kooperatifin abone olduğu görülmektedir. Davacı temsilcisinin yargılandığı ceza davasında delil yetersizliğinden beraat etmiş olması hukuk hâkimini bağlamayacağından, aboneliğin kooperatif adına olduğu gözetilmeksizin oluşturulan kararın bozulması gerekeceği-
Maddi ve manevi tazminat davası-
Yasa koyucunun öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini uygun gördüğü, bazı ayrıcalıklar dışında hazineye intikal yolunu kapatmak istediği, mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla hazineye intikal edip de bu husus tapu kaydına işlenmiş bulunanlar ayrık bırakılarak, işlenmemiş olan taşınmazların mahlülen vakfına rücu edeceği, o halde 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce son mirasçı olarak hazineye intikal edip, tapuda hazine üzerine tescil edilen taşınmazların, yasada öngörülen ayrıcalıkları teşkil ettiğinden mülkiyetin vakfa dönmesine yasal olarak bulunmayacağı-
Tapu iptali ve tescil davasında, tapu kaydının doğu sınırının ''hali'' göstermesi nedeniyle bu sınırdaki komşu parsellere ait tapu kayıtlarının getirtilerek çekişmeli taşınmazı hangi yönde ve nitelikte gösterdiğinin saptanması, komşu taşınmazların dağıtıma tabi tutulup tutulmadığı, dağıtıma tabi tutulmuş ise sabit olmayan sınırın yönü itibarıyla sabit sınır haline gelip gelmediğinin üzerinde durulması, taşınmazın kadastro sırasında uygulanan tapu kaydının kapsamı dışında kalıp kalmadığının belirlenmesi, kapsam dışında kalması halinde zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması gerekeceği-
Davalı Kurum kayıtlarında gözükmeyen ancak dava dışı işyerinden bildirildiği iddia edilen 60 günlük hizmetin yaşlılık aylığı bağlanmasına esas alınması istemiyle açılan eldeki davanın hizmet tespiti niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi gereğince çalışmaların geçtiği iddia olunan işverene husumet yöneltilerek göstereceği deliller de toplanmak suretiyle çalışmanın varlığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Hazinenin ecrimisil tespit ettirip fuzuli şagile ihtarname tebliğ etmeden doğrudan doğruya genel mahkemelerde dava açabileceği–
Tarafların sözleşmede kullandıkları sözlere ve deyimlere bakılmaksızın, onların gerçekte amaçladıkları hukuki sonuçlara göre olayı değerlendirmek ve yorumlamak gerekeceği, böylece bir sözleşmeye farklı anlamlar yüklendiğinde, yorum yoluyla tarafların gerçek iradelerinin tespit edilmesinin gerekeceği, öteden beri uygulamada; satış vaadi sözleşmelerinin yorumunda Borçlar Kanunu’nun 18. maddesinin gözetilerek, sözleşmelerin ifasına olanak verecek şekilde yoruma gidilmesi gerektiğinin kabul edildiği-
İİK.’ nun 67. maddesine göre itirazın iptali davasının açılması için öncelikle takip borçlusunun takibe itiraz etmesi gerekir. Somut olayda davalı icra takibi borçlusu davacı tarafından girişilen icra takibine itiraz etmemiştir. Bu haliyle davacının olmayan bir itirazın iptalini istemekte hukuki yararı bulunmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.