Toplanan delillerle davalı-davacı kocanın ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığının, ailesi tarafından baba evine bırakılan eşini bir daha aramadığının ve birlikte yaşamaktan kaçındığının anlaşıldığı, bu halde taraflar arasında kocanın kusurlu davranışlarıyla oluşan ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 448. maddesindeki "tamamlanmamış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağına " ilişkin hükme göre, gider avansının dava şartı olarak kabul edilmesi açısından önceki kanun zamanında açılmış olan davalara uygulanmaması gerekeceği-
Kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ona tehdit ve hakarette bulunduğu, eşini ortak konuttan kovduğu; buna karşılık kadının da birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ve aşağılama içeren sözler söylediği anlaşılmakla boşanmaya neden olan olaylarda kusurun ağırlığı kocada olmakla birlikte, taraflar arasındaki bu olayların yıkıcı etkisi karşısında, evliliğin devamında yarar kalmamış ve kocanın boşanma davası yönünden TMK. mad. 166/2. koşullarının oluştuğu-
Tarafların müşterek çocuklarının yargılama sırasında doğduğu, bu nedenle tebdir nafakasının çocuğun doğduğu tarihten itibaren başlayacağı-
Boşanma davasında tedbir nafakasının davanın açıldığı tarihten itibaren verilmesi gerekeceği-
Müşterek çocuk 13.6.1988 doğumlu O. için ergin olduğu tarihe kadar tedbir nafakası takdiri gerekeceği-
Mahkemece Yargıtay bozma ilamı nedeniyle müşterek çocuk yönünden verilen ilk hükmün kesinleşmediği dikkate alınarak, bozmada belirtilen hususlar doğrultusunda yeniden nafaka takdirinin gerekeceği-
Karar tarihinden önce evlenen kadın lehine kurulan yoksulluk nafakasının, davacı kadının yeniden evlenmesi hâlinde kendiliğinden kalkacağı-
Kadının, evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri ihmali yanında, eşine yönelik hakaret içeren sözler söylediğinin de anlaşılması halinde, kadının boşanmaya neden olan bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kocanın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olacağı ve mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığıyla hakkaniyet kuralları dikkate alınarak koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının, tartışmaları sırasında birkaç kere eşinin yüzünü tırmaladığı, ağza alınmayacak sözlerle küfür ve hakaret ettiği, henüz bir aylık çocuğunu bırakıp uzun süreli olarak gittiği, güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, davacının ise eşine bir defa basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziksel şiddet uyguladığı gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu olup, davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.