Hakimin, boşanma davasının devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmetmesinin gerektiği-
Davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekeceği-
Davalı kadının birden fazla güven sarsıcı davranışlarının, bunu öğrenen davacı erkekte şiddetli elem ve hiddet oluşturduğu, bu duygular içerisinde bulunan ve öncesinde de eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı kanıtlanamayan erkeğin "sadece bu olay sebebiyle" eşine "basit nitelikte" fiziksel şiddet uyguladığı, bu sebeple boşanmaya neden olaylarda her iki tarafın da kusuru olmakla birlikte "davalı kadının, davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu", davalı kadının belirlenen kusurlu davranışının davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve bu sebeple davacı erkek yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Manevi tazminata hükmedilmesinde tarafların boşanmaya neden olaylardaki kusur durumları ile belirlenen bu kusurun kusuru daha az olan tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı dikkate alınacağı-
Ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat edemeyen kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği–
İlamda; hükmedilen nafaka için faizin başlangıç tarihinin belirtilmemiş olması halinde, faizin karar tarihinden itibaren hesaplanması gerekeceği–
Cevap dilekçesinde herhangi bir delil (HMK. mad. 129/1-e) sunmayan ve sonradan delil gösterilebilmesi için (HMK. mad. 145. maddesinde) belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davalıya delil bildirmesi için süre verilemeyeceği- TMK. mad. 181/2 uyarınca, ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam edebilecekleri- "Bozma kararının boşanma davasına ilişkin olduğu, ancak bozma sonrası davacının ölümü nedeniyle boşanma davasının konusuz kaldığı ve mahkemece de kabul gördüğü üzere boşanma hakkında hüküm oluşturulmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
2. HD. 06.06.2018 T. E: 2016/19819, K: 7426-
Tedbir nafakası, aile konutu şerhi ve tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını taleplerinin hepsinin ayrı ayrı peşin harca tabi olduğu-
Eşlerden birinin ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzura ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama haklarına sahip olduğu-
Tedbir nafakasının miktarının, eşlerin geliriyle orantılı ve birlikte yaşadıkları zamanda eşine sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşama hallerinde de sağlayacak oranda olması gerekecek olup, eşlerin gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, özellikle davalının gelir durumuna göre takdir edileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.