Bir kimsenin mülkünü kullanırken komşusuna zarar verecek her türlü davranıştan çekinmesi Medeni Kanunun 661.maddesi hükmü gereğidir; ancak, somut olayda komşuluk hukuku yönünden henüz gerçekleşmiş bir zarar mevcut olmadığından davalının elatmasının önlenmesine ve davalının binasının tamamının kal’ine karar verilemeyeceği-
Bozma ilamında arsa sahipleri aleyhine dava açılması konusunda mehil verilmesi belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece "davacı vekiline arsa sahibi hakkında 'dava açıp açmayacaklarını bildirmesi açıldığı takdirde esas numarasını bildirmesi için 4 haftalık kesin süre' verilerek davacı vekilinin takdirine bırakılacak şekilde ara kararı kurulması ve ara karar gereklerinin yerine getirlemediğinden bahisle davanın reddine dair hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Yargıtay'ın yerleşik uygulaması ve kararlarında munzam zararın davacı tarafından somut olarak ispatlanması kabul edilmekle birlikte gelişen ekonomik koşullar, mülkiyet hakkının hukukta korunması görüşü benimsenerek kararların bu yönde oluşması ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı da gözönüne alındığında, genel ispat kuralından ayrılarak, enflasyon baskısı sürdüğü sürece maruf ve meşhur vakıa niteliğinde kabul edilerek alacaklının BK'nın 105/1. maddesi anlatımda munzam zararının varlığını kanıtlama zorunluluğundan vazgeçilmek zorunda kalındığı-
Taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesi götürü bedelli sözleşme olup, sözleşmenin tüm ekleri, tüm ihale işlem dosyası ile yazışmalar, sözleşme eki şartnameler, faturalar ve hakediş raporlarının tasdikli suretleri dava dışı iş sahibinden getirtilip, taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinin götürü bedelli olduğu gözetilmek suretiyle yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan, "fiziki oran" yöntemi olarak adlandırılan yönteme uygun şekilde, ayrıca eksik işlerin sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı, giderim bedeli ile tarafların itirazları da göz önünde tutulmak suretiyle, cezai şart ve varsa davacının fazla ödeme iddiaları ile ilgili rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
3417 ve 4853 sayılı Kanunlar uyarınca tasarrufu teşvik alacaklısına sağlanmaya çalışılan güvence; işveren karşısında güçsüz konumda bulunan çalışanın, belirtilen kesinti, katkı payı ve nema toplamı yönünden oluşan alacağını kamu alacağı seviyesine çıkararak onun 6183 sayılı Kanun uyarınca davalı Kuruma tanınan olağanüstü takip ve tahsil yollarından yararlandırılmasını sağlamak olduğu - Atıf yapılan mevzuat hükümleri hep birlikte ele alındığında, çalışanların zorunlu olarak tasarrufa teşvik edilmesi ve bu tasarrufların değerlendirilmesi kapsamında oluşan hukuksal ilişkinin borçlusunun işveren olduğu, davalı Kurumun, borç ilişkisinden doğan edimi ifayla yükümlü olan, kendisinden edimin ifası istenen kişi konumunda bulunmadığı, 4853 sayılı Kanundan doğan yükümlülüğün kapsamının; sigortalı nam ve hesabına tahsilden ibaret olup, mevzuatında öngörülmemesi karşısında, Kuruma verilen bu görev ve yetkinin aynı zamanda müteselsil borçluluğu kapsamadığı-
İnşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil talebine ilişkin somut uyuşmazlıkta; eser sözleşmesine dayalı bir davada; davalının akdi ilişkiyi inkâr etmesi hâlinde, ispat yükü davacının üzerinde olup, sözleşmenin kurulduğunu davacının kural olarak yazılı delille veya ikrar, yemin, ticari defterler gibi diğer kesin delillerle ispatlaması gerektiği- Davacının iddiasının, sözleşmeden davalı yanın fayda sağladığı, bu nedenle davalının da iş bedelinden sorumlu olması gerektiği yönünde olduğu; bu nedenle yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan ve tanık beyanı için yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunamayan davacının, dava dilekçesinde açıkça "yemin" deliline dayanmış ise de, davalı yanın davanın dayanağı olan sözleşmeden sebepsiz zenginleştiği yönündeki iddiası yönünden yemin deliline dayanamayacağı-
Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşünü alınması gerekeceği-
Takibe konu Kooperatif alacağının üyenin istifasından sonraki döneme ait olması durumunda takipte istenen "aidat alacağı" kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK'nun vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği-
Taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteneceği-
Alacak davası-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.