Davalı vekilinin delil listesinde şirket defter ve kayıtlarına da dayanması karşısında, her iki tarafın ticarî defterleri, faturalar ve ödeme belgeleri üzerinde takip ve denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı ile davalı dava konusu senedin kısmen gübre satışı, kısmen de verilen borç para karşılığı düzenlendiği konusunda ittifak etmişlerdir. Bu durumda taraflar senedin ihdas nedeni hakkında birleşmiş olduklarından, ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, başka bir deyimle davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olacağı-
Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmadığı, anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerektiği- Davalılar kiralananın anahtarının davacıya teslim edildiğini kanıtlayamadığından, icra takibine dayanak olarak gösterilen kira sözleşmesi uyarınca davacının kiraya veren, asıl davada davalının kiracı ve birleşen davada davalının ise kefil sıfatı ile sözleşmenin tarafı olduklarının kabulü gerektiği ve bu durumda anahtar teslim edilmediği sürece kiracının, kira bedellerini ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam edeceği-
Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi-
Kiralananın erken tahliyesi nedeni ile tazminat istemi-
Zamanaşımına uğramış bonodan dolayı kambiyo senetlerine ilişkin haklar yitirilmiş olur. Zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde TTK’ nun 644. Maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükmünün uygulanacağı ve bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün davacı keşidecide olacağı, TTK’ nun 644. Maddesi ile tanınan hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, davacı her ne kadar davaya konu kredi borcunu o dönemde kooperatif müdürü olarak görev yapan kişiye ödediğini ve borcunun bulunmadığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlar mahiyette kesin delil niteliğinde yazılı belge ibraz edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacı, davasını senetle ispat etmek zorunda ise de delil başlangıcı bulunması halinde tanık dinlenebileceğinden davalı bakanlıkça düzenlenen delilin, delil başlangıcı niteliğinde olup davacının tanık dinletmek istemesine rağmen, gerekçesiz olarak tanık dinletme talebinin reddine karar verilemeyeceği-
Davacı koca, davalı kadının kendisini hile ile kandırarak gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek ihtilaf konusu taşınmazın adına devrini sağladığını; aralarındaki sözleşmenin satış olmayıp bağış olduğunu ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. Senede bağlanmış sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa iddiasını ancak senet ile ispat edebilir ve tarafların karı-koca olmasının bu kuralı ortadan kaldırmayacağı- Hile iddiasının gözönünde bulundurulması için hileye delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekli olup davacı bu hususta bir maddi vakıaya dayanmamış ve davacı muvazaa iddiasını yazılı delil ile de ispat edememiş olduğundan davalı tanık dinlenmesine muvafakat etmediğine göre davanın reddinin gerekeceği-
Komisyonculuk sözleşmesine dayalı ücretin ödemiş olmasına rağmen takip başlatıldığı dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine ilişkin davada, davalı, davacıdan parayı aldığını ancak aldığı paranın komisyonculuk sözleşmesine ilişkin olmadığını iddia ettiğinden, 'başka bir alacak iddiasını' ispatlama yükümlülüğünün 'davalı tarafa' ait olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.