TMK'nun 642. maddesine göre, mirasçılardan her biri, sözleşmeye veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebileceği-
Mirastan feragat sözleşmesinin, miras sözleşmelerinin bir başka çeşidi olduğu ve bu yüzden resmi vasiyet şeklinde yapılması gerektiği- Vasiyetnamede tanıklarının, mirastan feragat sözleşmesinin taraflarının bu belgeyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğine ilişkin beyanını kendi önlerinde yapıldığını, her iki tarafı beyanda bulundukları sırada tasarrufa ehil gösterdiklerini mirastan feragat sözleşmesine yazarak veya yazdırarak altını imzalamaları gerektiği (TMK mad. 534); bu kurallara uyulmaksızın düzenlenen miras sözleşmelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
29/11/2011 tarihinde tapunun borçlunun kardeşi davalıya devredildiği, borcun doğumundan önce başlayan bir süreçte yapılan işlemin, alacaklıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, borçlunun asıl tasarrufunun borcun doğumundan önce yaptığı 18/12/2002 tarihli mirastan feragat sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin iptal edildiği ve geçersiz olduğu ispat edilmediğinden ve 29/11/2011 tarihli tapu işlemi bu sözleşmenin infaza konulması niteliğinde olduğundan, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
TMK'nun 598. maddesine göre düzenlenen mirasçılık belgeleri, aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturduğu; bu belgenin, miras bırakanla mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında, mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahip olduğu; mirastan feragat eden mirasçı veya mirasçılar varsa, düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirastan feragat durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirastan feragat nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekeceği-
Borçlu davalının mal varlığına girmesi gereken miras payından feragat etmesi halinde, mahkemece davalıların kardeş olması nedeniyle davanın İİK.nın 278 ve 280. maddeleri uyarınca kabulü gerektiği-
Bedelli (ivazlı) olarak mirastan feragat eden mirasçının alt soyunun mirastan pay alamayacağı-
Mirasçılardan bir kısmı ve miras bırakan adi yazılı belgede yer almadığı gibi belgenin düzenlendiği tarihte miras bırakanın sağ olması sebebiyle de belgenin TMK'nın 677-678. maddelerine göre miras payının devri niteliğinde olmayıp hukuki sonuç doğuramayacağı gibi henüz kazanılmamış bir haktan vazgeçilmesi de mümkün olmadığından davanın reddi gerekeceği-
Birleşen davada davacının feragat sözleşmesine dayalı iptal ve tescil isteğinin reddine ve asıl davada işin esasına girilerek davacının çapa dayalı elatmasının önlenmesi ve ecrimisil isteğinin HUMK.nun 74. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak nizalı olan payları aşmayacak şekilde dava dilekçesinde açıkladığı pay miktarı ve usul hükümleri gözönüne alınarak iddia ve savunmalar çerçevesinde değerlendirilerek davalıların elattıkları taşınmazlar bakımından kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasbırakan H. B. Kavlak'ın kendisini mirastan men etmek ve mal kaçırmak amacıyla vasiyetname düzenlendiğini ileri sürerek vasiyetin tenkisi ile 1315 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 29 nolu bağımsız bölümün saklı payı oranında tespiti ile adına tescile-
Muris ile davalılar arasında TMK. mad. 528. maddesi kapsamında mirastan feragat sözleşmesi, diğer taraftan da davacı ile davalılar arasında TMK. mad. 677 kapsamında miras payının devrini öngören sözleşme bulunmakta olup, davalıların noter senedinde yer alan “…belirtilen parsellerle ilgili olarak hiçbir hak talebinde bulunmayacağımızı tenkis davası açmayacağımızı …beyan ve ikrar ederiz…” şeklindeki ifade de dikkate alındığında, davalıların uyuşmazlığa konu olan taşınmazlardan hem kök muristen intikal eden hem de amcaları muristen intikal edecek miras haklarının tamamından davacı lehine feragat ettiklerinin anlaşıldığı- Davalıların da katılımıyla sayılı taşınmazın noter senedinin düzenlendiği tarihten çok kısa bir süre sonra ve noter senedinde belirtilen bedelle dava dışı davalıların annesine devrinin yapılması karşısında, davacının kendi edimini yerine getirdiğinin kabulü gerekeceği, devrin tapuda “satış” olarak gösterilmesinin, varılan bu sonuca bir etkisi bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.