Taşınmazda dikili bulunan ağaçların gölgelerinin, komşu taşınmazdaki mahsule zarar vermesinden kaynaklanan uyuşmazlığı, M.K.737 çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği -Meydana gelen zararın ne şekilde -ağaçların kök ve dallarının kesilmesi suretiyle mi yoksa ağaç-ların tamamen kesilmesi suretiyle mi- giderileceğinin, bilirkişi aracılığı ile tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, ağaçların kökten kesilmelerinin, ameliyat gibi son çare olduğu -
Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesinin zarar koşuluna bağlı olduğu- Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olmasının başlı başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olduğundan, bu davranışın soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamayacağı-
Tapu kayıtlarına ve pafta örneğine göre aleyhine geçit kurulması istenen parsellerin maliklerinin aynı kişiler olduğu, her iki taşınmazın da tapuda .. mirasçıları adına kayıtlı olup bu parsellerin bir bütün olarak kullanıldığı da anlaşıldığından, tek parsel olarak değerlendirilmesi gerekeceği, bu nedenle mahkemece, ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde geçit kurulmasının doğru olmadığı-
MK. 742 ve 737 hükümlerinin uygulama alanları (MK. 742’nin “ken-di kendine akan ve zaptedilemeyen su”lala ilgili olduğu, olayda olduğu gibi, “kanal ya da ark içinde kontrol altında tutulan suya el atılma-sı”ndan doğan uyuşmazlığın MK. 737 çerçevesinde çözümlenebileceği) -
Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemi- Kamu malı niteliğinde olan bir yerin, kişinin özel istifadesine terki olanaklı değildir. Kısaca belirtmek gerekirse, dere yatağı üzerinden geçit kurulamayacağı-
2470 sayılı parsel maliki davalı tarafından ayrı bir dava açılarak paftadaki patika yolun terkini sağlanmadıkça yol güzergahına her hangi bir yapı inşa edilmek suretiyle patika yolun işlevsiz hale getirilmesinin mümkün olmadığı-
Bozma kararı ile ilk hükmün hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirdiği; bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu; bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiği; mahkemece bu husus gözetilmeden, "tazminat konusunda verilen kararın Yargıtayca onanmış ve kesinleşmiş olduğundan, yeniden hüküm kurulmasına gerek olmadığına" şeklinde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.