Ticari temsilcinin, gerçek anlamda ortak olmadıkça, bağımsız hareket etmedikçe ve murahhas üye olmadığı sürece, iş ilişkisi kapsamında çalıştığının kabulü gerektiği- Davalılar hukuki ve kişisel olarak işverene bağımlı çalışıyor ise arada iş ilişkisinin, bağımsız çalışıyor ise vekalet ilişkisinin olduğu, yönetim kurulu murahhas üyesi veya ortak ise kişinin organ sıfatı ile ortaklık ilişkisi kapsamında çalıştığının kabulü gerektiği-
“Yolcu gemisi imalatı ve alımı” işinin, davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olsa da, davalı Belediyece uyuşmazlık konusu işin ihalesi, ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirildiğinden ve devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar tacir sayılamayacaklarından, Belediye Başkanlığının tacir olarak kabulünün de mümkün bulunmadığı, davaya bakma görevinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu-
Mahkemece, dava dosyası ile birleşen .............. Esas sayılı dava dosyası ile ilgili kısa kararda herhangi bir hükmün kurulmadığı, gerekçeli kararda birleşen dava hakkında hüküm sehven kurulmadığından birleşen davanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu ve HMK m. 297. ve 298/2 maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün re'sen bozulması gerekeceği-
Borçlu hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, bu takiple ilgili ödeme emri tebligatının borçlu şirketin Ula T. Köyünde bulunan şubesine tebliğe çıkartıldığı ve 30.11.2015 tarihinde T.K.nun 21/1 maddesi uyarınca tebligat yapıldığı görüldüğünden, öncelikle takip konusu alacağın borçlu şirketin şubesinin bir işleminden veya düzenlemesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerekeceği, şayet takibin dayanağı olan ilgili işlem şube tarafından yapılmışsa yapılan bu tebligatın geçerli olduğu, fakat takibin dayanağı olan işlem şirketin kendisi (Merkezi) tarafından yapılmışsa ve ticaret sicilinde şubeye yapılan tebligatın şirkete yapılmış sayılacağı kaydı bulunmuyorsa tebligatın geçerli olmasının şirket merkezine yapılmasına bağlı olduğu-
Ticari vekilin özel yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı, ticari mümessilin bu tür işlemleri yapma yetkisinin olduğu,limited şirketlerde ticari mümessil tayin etmeye genel kurul yetkili olup, ticari mümessilin ise ticari vekil atayabileceği, borçlu şirketin ticari mümessili tarafından ticari vekil olarak atanan kimsenin vekaletnamesinde şirket adına kambiyo senedi tanzim yetkisi verilmiş olmadığından, ticari vekil tarafından imzalanan senet nedeniyle şirketin sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği-Ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken; ticari vekilin temsil yetkisinin sicile tescil edilemeyeceği-
Ödeme emri tebligatının borçlu şirketin şubesine tebliğ edilmiş olup, öncelikle takip konusu alacağın borçlu şirketin şubesinin bir işleminden veya düzenlemesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerekeceği, şayet takibin dayanağı olan ilgili işlem şube tarafından yapılmışsa, yapılan bu tebligatın geçerli olduğu, fakat takibin dayanağı olan işlem şirketin kendisi (Merkezi) tarafından yapılmışsa ve ticaret sicilinde şubeye yapılan tebligatın şirkete yapılmış sayılacağı kaydı bulunmuyorsa tebligatın geçerli olmasının şirket merkezine yapılmasına bağlı olduğu-
İngiltere ve Türkiye'nin yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında New York Konvansiyonuna taraf olması ve MÖHUK'un 1/2. maddesi uyarınca Türk Hukukundan önce tutulması nedeniyle hakem kararının tenfizinde New York Konvansiyonuna ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği- Tenfizi istenen hakem kararında taraflardan birinin sözleşmenin ifa edilerek yerine getirilmesinden sonra yetkisizliğe istinaden sözleşmeden çekilme arayışı içinde olduğu, sözleşmeyi ifa ederek yerine getirmek suretiyle şirketin sözleşmeyi benimsemiş sayıldığının tespit edildiği, kararda sözleşmenin şirketin yetkilisi tarafından imzalanıp imzalanmadığının değerlendirilerek karar verildiği, bilirkişi seçiminin duruşmada taraf vekillerinin karşılıklı muvafakati ile gerçekleştiği, raporda yer alan tespitlerin mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmadığı, ancak denetlenebilir nitelikte olduğu, hakem kararında .....A.Ş.'nin vekillerine tebligatın yapıldığı, vekillerin beyanda bulunduklarının değerlendirildiği, kaldı ki sözleşmede yer alan tahkim şartında tahkim yargılamasına ilişkin tebligatların şekline ilişkin bir hüküm yer almadığı, bu nedenle tahkim yeri İngiltere olduğundan İngiliz Tahkim Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, bu nedenle davalı vekilinin tebligatların geçersizliği ve savunma haklarının sınırlandığı yönündeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı, mahkemece, uygulanacak mevzuat doğru belirlenip tenfiz şartlarının değerlendirildiği, tahkim kararının kesin karar olduğu, hakem kararının maddi ve hukuki olgular yönünden yeniden gözden geçirilmesinin yasak olduğu, bu nedenle tahkim sözleşmesinin, imzanın, ehliyetin, savunma hakkının ve tebligat usulünün yeniden incelenmesinin mümkün olmadığı-
Dava, keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan ve davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu edilen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir...İşlem tarihi itibariyle davalı şirkette “müdür” sıfatıyla görev yapmakta olup, davalı şirket adına, müşterilerle hesap mutabakatı imzalama ve tahsilat yapma gibi yetkiler kullandığı, dava dışı 3. kişiler tarafından davalı şirketi her türlü işleminde temsil etme yetkisine sahip bir kişi olarak bilinip tanındığı dikkate alınarak davalı şirketin yetkili ticaret temsilcisi olduğu ve kendisine yapılan ödemenin geçerli bir ödeme olduğu-
Esnaf faaliyetlerini yürüten kişinin, 6098 sayılı TBK’nun 40. vd. maddeleri uyarınca, kendisine temsilci tayini mümkün ise de temsilcinin, kambiyo taahhüdünde bulunmasının aynı kanunun 504/3. maddesi uyarınca, vekâlette, özel olarak yetkili kılınmasına bağlı olduğu-
Davalı şirket adına olan tebligatların yetkilisinin ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmasının usule uygun olmadığı- Şirket adına yetkilisinin kızına tebliğ edilerek yapılan tebligatın da usulüne uygun olarak yapılmadığı- Şirketin adresi ticaret sicil müdürlüğünden yeniden sorularak, bildirilecek adresin daha önce tebligat yapılan adresten farklı olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.