22. HD. 05.03.2019 T. E: 2018/15086, K: 4969-
22. HD. 13.02.2019 T. E: 2016/5167, K: 3148-
7. HD. 20.04.2016 T. E: 14366, K: 8708-
Fiilen sona eren adi ortaklık için yapılan giderin davalı ortaktan tahsili için dava açılması talebinde, ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteğinin de bulunduğunun kabulünün gerekeceği, zira, bu durumun, usul ekonomisi ilkesine de uygun düşeceği-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, davacı işçi, "aylık ücretinin net 1.400,00 TL olduğunu", davalı işveren "ücretin 930,00 TL olduğunu" davacı tanıkları iddiayı, davalı tanıkları da savunmayı ileri sürmüş olup, yapılan emsal ücret araştırmasında davacının "1.020,86 TL net ücret alabileceği" belirtilmiş olduğunda göre, dosyadaki bilgi ve belgeler ile emsal ücret dikkate alındığında, davacının ücretinin "aylık net 1.020,86 TL" olarak belirlenmesinin dosya kapsamına uygun düşeceği- Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacakları tanık beyanlarına göre hesapladığından takdiri indirime gidilmesi yerinde ise de, ½ oranında yapılan indirimin hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu-
İşin, asıl işverenin işyerinde yapılmış olmasının muvazaa iddiasının kabulünün delili olamayacağı, zira taşeronların aldıkları işleri asıl işverene ait işyerinde yapıyor olmaları halinde, bu yerlerin alt işverenler yönünden de işyeri anlamını taşıyacağı, bu gibi durumlarda fiziki olarak tek olan yerlerin hukuki bakımdan hem asıl işverenin, hem de alt işverenin işyeri sayılacağı, alt işveren (taşeron) işçilerinin asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden, asıl işverenle aralarında hizmet akdi bulunmadığı için yararlanmasının mümkün olmadığının Yargıtay’ca kabul edildiği, esasen anılan sözleşmeden taşeron işçileri yararlanabilecekleri kabul edilseydi dava konumuzda olduğu gibi muvazaa iddiasında bulunulmasına gerek kalmayacağı, ayrıca davacının yararlanmak istediği asıl işveren davalının taraf olduğu TİS’nin tarafı yetkili işçi sendikasının belirlenmesi safhasında taşeron işçileri ve bu arada davacı çalışan işçi sayısının içerisine alınmayacağı, açıklanan bu nedenlerle; davalı
Davalı tarafça dosya içerisinde ibraz edilen ve davacı ile alt işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinde davacının aylık brüt ücretinin miktar olarak açıkça belirtildiği ve bu sözleşmenin davacı işçi tarafından itirazi kayıtsız imzalandığı görülmüş olup, davacı, sözleşmenin iradesi sakatlanarak imzalatıldığına ilişkin delil ibraz etmemiş olduğundan; davacının imzalamış olduğu iş sözleşmesiyle çalışma şartlarındaki esaslı değişikliğe yazılı olarak onay verdiği anlaşılmakla, fark ücret alacağı talebi yönünden davanın reddedilmesi gerektiği-
01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenmiş olan ibranamelerin T.B.K.'nın 420. maddesinde öngörülen koşullara; 01.07.2012 tarihinden önceki tarihlerde düzenlenmiş olan ibranamelerin Yargıtay'ın benimsediği ilkelere uygun olması gerekeceği- Özellikle, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibranamenin geçersiz olacağı; tarihsiz ibranameye değer verilmeyeceği; hata, hile ve tehdit sonucu yapılan ibra belgesinin geçersiz olacağı; miktar içeren ibranamenin makbuz hükmünde olacağı; fesihten sonra düzenlenen ve her alacak kalemini ayrı ayrı içeren ibranamenin geçerli olacağı; ibranamede yazılmamış olan işçilik hakları bakımından ibranamenin geçersiz olacağı; ibranamenin savunmayla çelişen kısımlarının geçersiz olacağı; ibranamede ihtirazi kayıt bulunması halinde ibranamenin geçersiz olacağı-
Geçerli bir rödevans sözleşmesinin varlığı durumunda, ruhsat sahibi ile rödovansçı arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu m. 2/6'da düzenlenen asıl - alt işveren ilişkisi tanımına uygun olmadığı; tarih ayrımı yapılmaksızın ruhsat sahibinin rödovansçı işçilerinin işçilik alacaklarından sorumlu olmayacağı-
Yüklenici tarafından yapılan inşaatın ruhsatına, eki projelere tümüyle aykırı olduğu ve kamu düzeni ile ilgili bulunan imar mevzuatına aykırı bulunduğu saptanmış yapılan bilirkişi incelemesi ile de yapının herhangi bir şekilde yasal hale getirilme imkanının bulunmadığı belirlenmiş olduğundan sözleşmenin feshedildiği bu durumda arsa sahibinin müspet zarar niteliğinde bulunan gecikme tazminatı ile ifaya ekli cezai şartı isteyebilmesinin mümkün olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.