Ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlayabilmesi için TBK'nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerektiği, bu yönden kesinleşmiş bir karar bulunmaması halinde, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz edilemeyeceği-
"Özel hayatının gizliliği" ihlal edilmek suretiyle elde edilen CD delil olarak kabul edilemeyeceğinden, eşe sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği- Ancak evlenme tarihine kadar yoksulluk nafakası alınabileceği-
Yasal olarak elde edilip edilmediği belli olmayan ve süresinden sonra sunulan görüntü kayıtlarına ilişkin CD'nin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu-
Davacı ve karşı davalı erkek tarafından sunulan ses kaydı hukuka aykırı delil olup salt ses kaydına dayanılarak hüküm kurulamayacağı-Bu nedenle davacı ve karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-Boşanmayla yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla diğer taraftan süresiz olarak nafaka isteyebileceği-Boşanmayla kişilik haklarına saldırı yapılmış olan tarafın daha fazla kusuru olmak kaydıyla diğer taraftan maddi ve manevi tazminat isteyebileceği-
Her ne kadar tapu kaydındaki bedel ile bilirkişiye tespit ettirilen satış tarihindeki gerçek değer arasında aşırı oransızlık olduğu belirlenmişse de salt bedeller arasındaki açık farkın muris muvazaasının başlıca kanıtı sayılamayacağı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının, satışın değil, bağışın amaçlandığının ispatı gerektiği- Davacı vekili tarafından dosyaya tek kanıt olarak ibraz edilen video kaset, yukarıda belirtilen anlamda, hukuka aykırı delil olmamakla birlikte, murisin ses ve görüntüsünün kaydedildiği ortam, murisin ses ve görüntüsünün alındığı tarih itibariyle yaşlı, hastalıklar içinde kıvranan, hastaneden çıkmak için yardım bekleyen, her türlü etkiye açık bir kişi olması nedeniyle bu delilin başlı başına muvazaaya kanıt olamayacağı-
Davalının davacıya 50.000DM gönderdiği, davacının ise bu parayı aynı gün iade ettiği uyuşmazlık dışı olan eldeki davada, bu para alışverişine ilişkin dekontların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre inanç sözleşmesinin varlığının tanıkla ispat edilip edilemeyeceği ve davacının 1/3 payı bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Müvekkili tarafından sarf edilen sözler neticesinde kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına TBK'nin 58. maddesi uyarınca uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece itibar edilen ve davacının 1997 yılından beri çalıştığı beyanını içeren ses kaydına teyiden ifadelerine başvurulan tanıkların beyanlarında davacının net olarak hangi tarihte çalışmaya başladığını belirtmedikleri dikkate alındığında tanıkların davacının hangi tarihte işe başladığı hususundaki beyanlarına açıklık kazandırılmadan, ayrıca ses kaydının hangi ortam ve şartlarda kayda alındığı hususu detaylıca değerlendirilmeden yine tanık sıfatıyla beyanlarına itibar edilen tanıkların beyan ettikleri döneme ilişkin işyerinde hizmet döküm cetveli, işyeri sigorta prim ödeme belgesi, bordro vb. belgelerle ya da tamamlayıcı sair delillerle beyanda bulundukları döneme ilişkin çalışmalarının var olup olmadığı hususlarına açıklık kazandırılarak delillerin bir bütün olarak değerlendirilip çalışma başlangıcı ve sonu itibariyle kıdem süresine esas alınan sürenin tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde netleştirilmesi gerekirken, sadece tanık beyanları doğrultusunda işyerindeki çalışma başlangıç yılının en fazla 1999 yılı olduğu ve bunun dikkate alınması gerektiği göz ardı edilerek eksik incelemeyle davacının işe başlamış olduğu tarihin tespiti ile hizmet süresinin belirlenmiş olmasının hatalı olduğu-
Davacı-karşı davalı kadının, erkeğin telefonundan elde ettiği mesajlaşmalar ve kayıtlara ilişkin Cd'nin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu, dosya kapsamında bu delilin hukuka uygun şekilde elde edildiğine dair bir ispat aracının da bulunmadığı, bu nedenle erkeğe sadakatsizlik eyleminin kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak erkeğe yüklenen hakaret eyleminin süreklilik arz etmesinin yanında erkeğe yüklenen eşinin küçük düşürme eyleminin de üçüncü kişilerin yanında sürekli eşine karşı agresif davranması suretiyle gerçekleştiği nazara alındığında tarafların kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığından tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatın hakkaniyet göre tekrar değerlendirilmesi gerektiği-
Sahte profil oluşturup paylaşımlarda bulunmak veya kişi profillerinde hesap sahibinin bilgisi, muvafakatı ve izni olmaksızın yapılan paylaşımların delil olarak sunulması halinde, bunların 6100 Sayılı HMK'nun 189/2. maddesi kapsamında hukuka aykırı delil kabul edilmesi gerektiği- Nafakanın artırılması talebi için taraflarca bildirilen delillerin usulünce toplanması ve ulaşılacak sonuca göre istem hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hayatın gizli alanının bir delil elde etme yasağı teşkil edeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor