Bonolar üzerindeki lehtara ait olan ciranta imzasının, ciranta olarak görülen kişiye ait olmamasının, keşideci ve avalistin sorumluluğunu etkilemeyeceği-
Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, ciro silsilesinde yer alan ve kendisine müracaat edilen cirantanın çekin geçerliliğine ilişkin mutlak def'i mahiyetindeki bu iddiayı alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği- Mahkemece çekte yer alan keşide tarihi itibariyle keşideci şirket yetkililerinin araştırılarak yöntemince imza incelemesi yapılması gerektiği- Keşide tarihindeki paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olmadığının anlaşılması durumunda düzeltme yok hükmünde olacağından düzeltme öncesi duruma göre değerlendirme yapılarak çekin yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılır ise kambiyo vasfında olmayacağından takibin iptaline karar verilmesi, paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olduğunun anlaşılması durumunda 6762 s. TTK. 730 ve 660 (6102 s. TTK 818 ve 748) uyarınca değişiklikten sonra imza koymuş olanlar, değişmiş metin gereğince sorumlu olacağından borçlunun iddialarının bu hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği-
“İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşıyacağı, buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlayacağı, poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunmasının yeterli olacağı, kanun yapıcının, TTK.nun 589. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul ettiği, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemenin yeterli olacağı, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olmasının ciro zincirini etkilemeyeceği, mahkemece, belirtilen bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceği-
Müşterek borçlu olunan bonodan kaynaklanan rücuen alacak istemi-
HMK. m.359'de kararın hangi hususları içerdiği belirtilmiş olup,aynı maddenin 1/a bendinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi, başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının karar başlığında gösterilmesi gerektiği hususuna değinildiği- Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karar başlığında yukarıda belirtilen hususların belirtilmemesi doğru olmamış ise de muhakeme hukukuna aykırı bu hususun sadece eleştirilmesi ile yetinildiği-
Davalı bankanın, yetkili hamil olduğunu birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile kanıtlayamadığından ciro zincirindeki kopukluktan önceki lehtar ve keşideciye başvurma hakkı bulunmadığı- Lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle birbirini takip eden geçerli ciro zinciri olmadığı için davalı bankanın "yetkili hamil" olduğunu, yani "kendisine çek üzerinde bulunan hakkın geçtiğini" ispat edemediğinden, ispat yükünün davacı keşidecide olduğunun düşünülemeyeceği- Davalı bankanın, çeklerdeki lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle çeklerdeki hakkın geçerli ve birbirine bağlı ciro zinciri ile hak sahibi olduğunu ispat edemediğinden ve keşideciye başvuru hakkı bulunmadığından menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu çeklerde davacı keşideci olup, davalının çeklere ciro yoluyla hamil olduğu, davacı keşidecinin kendi imzasını inkâr etmediği, ciro metnine göre ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, lehdarın imzası sahte olsa bile imzaların istiklâli ilkesi karşısında bu durumun davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmayacağı, ancak çeklerin lehdarı olan şirket tarafından açılan çek iptali davası sonucunda uyuşmazlığa konu çeklerin iptaline karar verilmesi üzerine davacı keşideci tarafından çeklerin lehtarına iyiniyetli olarak ödeme yapıldığı, yapılan iyi niyetli ödeme nedeniyle davacı keşidecinin borçtan kurtulacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davaya konu bono üzerinde imzası bulunan dava dışı keşidecinin kambiyo senedi ile borçlanma ehliyeti bulunmadığından dolayı sorumlu tutulmamasının davacı avalistin sorumluluğuna etkili olmadığı-
Kambiyo senedinde şekle dair bir eksiklik olması halinde aval verenin sorumluluğunun ortadan kalkacağı, buna göre TTK’nın 776/1-g maddesi gereğince; düzenleyenin imzasının bulunmaması halinde senet bono olarak kabul edilemeyeceğinden, imzası bulunmaması nedeniyle sorumlu görülmeyen bu kişi için verilen avalin de geçersiz olacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda “bononun teminat olarak diğer davalı lehtara verildiğini, bu durumun keşideci ile lehtar arasında ihtilafsız olduğunu, ancak hamilin kötü niyetli olduğunun, davacı keşideci tarafından kanıtlanamadığı, senet metninden anlaşılamayan def’ilerin iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceğinden davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
"İmzaların istiklâli" prensibi uyarınca, keşidecinin yetkili hâmile karşı, senet bedelinden dolayı sorumlu olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.