Bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olacağı- Maliğin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebileceği- Doğrudan mülkiyet hakkını, ilgilendiren eldeki el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli dava hakkının, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, öncelikle davacının 24 parsel sayılı taşınmazda mülkiyet hakkının saptanması, davada taraf sıfatının belirlenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TMK'nın 676. maddesi uyarınca mirasçılar arasında yapılan miras taksiminin yazılı olması zorunlu olduğu, somut olayda, yazılı bir miras taksim sözleşmesi yapılmış olmadığı, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, vekâlet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle temliklerin yapıldığı da açık olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
R.i taksim sınırlarının bilirkişi yardımı ile tesbit edilememesi halinde, mahkemece yapılacak işlem -
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı saptanmalı; varsa uyuşmazlığın buna göre, yoksa müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil, mümkün olmaz ise tenkis isteği-
Davacının, davalı şirkete 02.06.2008 tarihli bir ihtarname keşide ederek birikmiş ecrimisili talep ettiği, bu tarihten itibaren taşınmazın kullanımı konusunda rızasının kalktığını açıkça ortaya koyduğu, o halde mahkemece yapılacak işin bahsi geçen ihtarnamenin tebliğ tarihini tespit ederek, tebliğ tarihinden ihtarnamede belirtilen 10 günlük süre hesaplanarak dava tarihi olan 24.10.2008 tarihine kadar biriken ecrimisili uzman bilirkişiler vasıtasıyla hesaplatıp, sonucuna göre bir karar vermek olduğu-
Senet kapsamına girmeyen ve miras bırakandan intikal eden diğer taşınmazların paylaşılmadığının gerek davacının gerekse davalıların beyanları ile sabit olduğu, davalıların paylaşım ve pay satımına dayandıkları, davacı Ş.’nin payının satıma konu olduğunun da kanıtlanamadığı, Ş.’den başka diğer mirasçıların davada taraf oldukları halde aleyhlerine olan kararı temyiz etmedikleri ve miras payı isteminde bulunmadıkları, bu nedenle olayda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30/2.maddesinin de uygulanmasının mümkün olmayacağı, hal böyle olunca, miras bırakanlar tarafından satıma konu olmayan parsellere ait tesbitlerin iptali ile davacıya isabet eden payın onun adına, geriye kalan payların ise tesbit gibi davalı kişiler adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Gerek takip konusu çekin keşide ve ibraz tarihleri gerekse borçlu ile davacı arasında borcun dayanağına ilişkin temel borç ilişkisinin bulunmadığını taraflarca dile getirilmesi ve icra hukuk mahkemesi ilamı ile dava konusu icra takibi hakkında zamanaşımı nedeniyle "icranın geri bırakılması"na karar verilmiş olması karşısında, esas dava yönünden dava koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı ile davalı borçlu ve dava dışı kişi arasında takip konusu çekle ilgili temel ilişki bulunmadığı,takip konusu çeklerin ibraz tarihi itibarıyla borcun iptali istenen tasarruftan sonra doğduğu anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davacılar ile davalı borçlu arasında takip konusu çeklere ilişkin temel ilişkinin varlığı ileri sürülmediği gibi, takip konusu çeklerin tasarruftan önce verildiği yani vadeli düzenlendiği yönünde de davacılar tarafından ileri sürülmüş bir iddia bulunmadığı-
Çekişmeli taşınmazda tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, hatta taşınmazda davacının kullandığı ve kullanabileceği bir yerin bulunmadığı, taşınmazın tümünün davalı tarafından kullanıldığı anlaşıldığından davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın belli bir kısmının daimi olarak su altında kaldığı ifade edilmesi karşısında bu yerdeki ağaçların kamulaştırma işlemi tarihindeki bedellerinin tespiti gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.