İddianın ileri sürülüş şekline göre; öncelikle dava şartı üzerinde durulmasının gerekeceği, yapılacak araştırma sonunda çekişme konusu taşınmazın halen el birliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, mirasçılardan birinin ya da birkaçının taşınmazın tamamının ya da payının kendi adına tescili için açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi de mümkün bulunmadığından, davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Paylı mülkiyete tabi olan çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı; keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması ve bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerektiği-
8. HD. 04.02.2019 T. E: 2018/2959, K: 951-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı, mahkemece yapılacak işin; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
TMK'nun 676.maddesine dayalı taksim sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması gerekeceği-
Taşınmazı kullanan kişi, haklı bir sebebe dayandığına inanarak veya bir edim karşılığı ya da davacının rızası dahilinde kullandığından bahisle yararlanmayı sürdürüyorsa (harici satış, fiili taksim, kira sözleşmesi vs.) bu gibi hallerde, rızanın ortadan kalkması veya tarafların aldıklarını iade etmesine kadar taşınmazı elinde bulundurma haksız ve kötü niyetli kullanım kabul edilmediği- R.ya dayalı kullanım, haksız ve kötü niyetli bulunmadığından tazminat ile sorumluluk da söz konusu olmadığı- Tarafların da kabulünde olduğu üzere, davalı ile davacı arasında dava konusu yerin satımı konusunda anlaşma yapıldığı ve davalının bu anlaşma uyarınca dava konusu yeri depo olarak kullanmaya başladığı ancak tarafların anlaşamamaları nedeniyle tapu devrinin yapılamadığı anlaşıldığından, davalının dava konusu taşınmaza davacının rızası ile girdiği sabit olduğundan, davacı, davalının kullanımına ilişkin onayını dava tarihinden önce geri aldığını kanıtlayamamış olup dosyaya davalı tarafa ihtarname çekildiğine dair bir belge de sunamadığından, ecrimisile hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davanın, tapusuz taşınmazlara elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu, davacının akidi olduğunu ileri sürdüğü kişinin, asıl malik ile irsi bağlantısını belirleyen mirasçılık belgesinin mevcut olmadığı, mirasçıların payları üzerinde tasarruf yetkisi kazanabilmesi için, öncelikle mirasın taksim sözleşmesini imzalayanlarla muris arasındaki irs bağının kesinleşmiş olmasının gerekeceği-
Uyuşmazlık kadastro çalışmalarında “ham toprak” niteliğiyle Hazine adına tespit edilen taşınmazda davacı yararına TMK.’nun 713/1. maddesi uyarınca, zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinde toplanmaktadır. Öncelikle dava konusu taşınmazın özelliği nedeni ile mera araştırmasının yapılması, öte yandan parselin bir tarafı dere olup çekişmeli parselin derenin etki alanında bulunup bulunmadığının bilirkişiler vasıtası ile incelenmesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar ihmal edilerek oluşturulan kararın hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.