Davacı şirketin iyileştirme projesinde bahsettiği, devam eden inşaat projelerinin yapım işinin protokollerle başkalarına devredildiği, davacı şirkete kaynak sağlayacak ortaklara ait taşınmazların satılmadığı, Mahkeme'nin kararından sonra sunulan 19.10.2015 tarihli kayyım raporunda belirtilen şirketin gelir getirici aktif faaliyetinin bulunmadığı ve kayyım ücretinin sekiz aydır ödenmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde iyileştirme projesinin yeterli ve inandırıcı olmadığı görüldüğünden, davacı şirketin borca batıklık durumunun devam ettiğinden, halinde davacı şirketin iflasına karar verilmesi gerekeceği-
Mirasın hükmen reddi davasında, Mahkemece Medeni Kanunun 426/2. maddesi uyarınca küçükleri temsilen kayyım tayin ettirilmesi, davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi ve sunulduğu takdirde delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Konkordatonun tasdiki istemi- Konkordato talebine ilişkin yargılamada dava teorisinden farklı olarak, talep sonrası gelişmeler değerlendirmeye tabi tutulabilir. Konkordato bir dava olmadığından borca batıklık sadece talep tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmelerin de dikkate alınarak belirleneceği- Bozma öncesinde alınan raporlarına göre davacı şirketin rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu tespiti yapılmış ise de davacı tarafça bozma ilamı sonrasında süreç içerisinde şirketin borca batıklıktan kurtulduğu ileri sürüldüğüne göre mahkemece bozma sonrasında yeniden borca batıklık incelemesi yapılmasının bozma ilamına içeriğine aykırı olmayacağı gibi kazanılmış haklara müdahale niteliği de taşımayacağı-
İcra ceza mahkemesince, İİY'nın 179 ve TTY'nm 324. maddesinde öngörülen koşulların doğup doğmadığı açısından, borçlu şirkete veya kooperatife ait ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle sonucuna göre sanık veya sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesinin gerekeceği-
«İflasın ertelenmesi» talebi kabul edilen şirketin, «iflasın ertelenmesi»ne dair verilen kararı temyizde hukuki yararı bulunmayacağı-
Mirasçıların, mirasbırakan hakkındaki takibe itiraz etmelerinin «terekeyi benimseme» anlamına gelmeyeceği -
Davacıların mirasçılık belgesi almalarının ve murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek, veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olmalarının, yasal süresi içinde verilmemesinin sorumluluk yaratacağı gözetildiğinde; mirası kabul anlamında yorumlanamayacağı, ayrıca, icra müdürlüğü dosyasında yapılan işlemler, terekenin benimsenmesi niteliğinde kabul edilmişse de terekenin korunması amacı ile yapılan olağan işlemlerin, terekenin benimsenmesi niteliğinde olmadığı, o halde; davacıların vekiline, TMK'nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince, mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletnameleri sunması için süre verilerek bu eksiklik tamamlatıldıktan sonra yargılamaya devam edilmesi ve terekenin açıkça borca batık olup olmadığının, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle araştırılması gerektiği, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle; araç kaydı Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden, taşınmaz kaydı Tapu Sicil Müdürlüğünden, hesap bakiye bilgisi ve hesap hareketleri tüm bankalardan, murisin ekonomik ve sosyal durumu kolluktan sorgulatılarak mirasbırakanın tespit edilen taşınmazlarının değerinin; uzman bilirkişiler tarafından keşif ile, ölüm tarihi itibari ile belirlenmesi gerektiğinden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirasın reddedilmiş sayılacağı-
Kooperatif ya da sermaye şirketinin "tasiye memuru"nun, İİK. 179'a göre kooperatifin/sermaye şirketinin iflâsını isteyebileceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.