TMK'nın 605/2. maddesi hükmüne dayanılarak istekte bulunulabilmesi için de terekenin açıkça borca batık olduğunun belirlenmesi gerektiği; terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesi istemine ilişkin davada, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerektiği; icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edileceği; aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, miras bırakanın malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekeceği -
Mirasçıların Türk Medeni Kanunun'un 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zimnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman mirasbırakanın ödemeden aczinin tespitini isteyebilecekleri-
İflasın ertelenmesi halinde uygulanacak olan tedbirlerin genel olarak İİK.’nun 179/a maddesinde gösterilmiş olduğu, bu tedbirlerin alacaklıların ve üçüncü kişilerin maddi hukuktan doğan talep ve def’i haklarını kısıtlamayacak ölçüde olması gerektiği, bu nedenle mahkemece maddi hukuk alanında sonuçlar doğuracak muhafaza tedbirlerine hükmedilmemesi gerekeceği, alacaklıların alacaklarını tahsil amacıyla kullanabilecekleri takas, mahsup ve hapis gibi hukuki işlemlerin durdurulmasının mevcut düzenlemeye uygun düşmeyeceği, alacaklıları kötüniyetli işlemlerden korumak için iflasta takası kısıtlayan İİK.’nun 200 ve 201. maddelerinin iflasın ertelenmesinde de uygulanması gerekeceği-
Konkordato istemine lişkin davada, davacının ön projenin gerçekleşmesi için öngördüğü kaynakların; alacakların tahsili, faaliyet kârı ve taşınmaz satışı olarak belirlendiği, ticari alacakların tahsili ile taşınmaz satışının belirli ve gerçek birer kaynak oldukları belirgin olmakla birlikte geçici mühlet içerisinde gerçekleşen aylık faaliyet kârı miktarı, arz talep dengesi, ön projede öngörülen kur, maliyet ve diğer ekonomik değerlerin kesinlik içermeyip değişkenlik göstermesi dikkate alındığında faaliyet kârının gerçekleşme ihtimali bulunmadığına dair mahkeme gerekçesinde yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, projenin uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, geçici komiser raporundaki konkordato projesinin gerçekleşme ihtimalinin bulunduğu yönündeki değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyumsuz olduğu kanaatine varılmakla ve İİK.'nun 292. maddesinde sayılı şartların gerçekleştiği anlaşıldığından davacının istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı-
Mirasın reddi davasında murisin terekesinde malvarlığı tespit edilemediği, davacının Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde gösterilen ret hakkından mahrumiyetini gerektirecek nitelikte bir iş ve davranışı da iddia ve ispat edilmediğine göre aynı Kanunun 605/2. maddesi gereğince isteğin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
"İflâsın ertelenmesi kararı" verilmesinin ön şartı olan borca batıklığın, hem "talep" hem de "karar" tarihinde bulunması gerekeceği–
Mirasbırakanın vefat etmesiyle mirasın en yakın mirasçılara geçeceği, en yakın mirasçı sıfatını taşımayan mirasçılara intikalin mümkün olmayacağı-
Davacının asıl borçluya karşı ileri sürebileceği tüm defileri (şahsı defilerini) faktoring şirketlerine karşı da ileri sürebileceği, davacının dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti gerektiği-
Dava konusu borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı olduğu limited şirketin vergi borcu olduğu anlaşıldığından; 6183 sayılı Kanu' nun değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduklarından bu Kanun gereğince takibe tabi tutulacakları - açıklanan kanun hükümleri gereğince, murisin ortağı olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan sermaye hissesi oranında şahsi sorumluğunun söz konusu olduğu; bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değil ise murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekeceği -

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.