Yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mirasçılar Türk Medeni Kanunu'nun 605. maddesinin 1. fıkrasına dayalı dava açabilecekleri gibi, Türk Medeni Kanunu'nun 605. maddesinin 2. fıkrasına dayalı dava da açabilecekleri - Gerçek reddin, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılacağı (TMK m. 609). Hükmi reddin ise tereke alacaklısına karşı açılacak davada, miras bırakanın ölüm tarihindeki terekesinin borca batık olduğunun tespiti niteliğinde bulunduğu -
Mirasın reddinin iptali istenmesine ilişkin açılan davada, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddetmesi durumunda alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabileceğinden(TMK. mad. 617),  davalı tarafından mirasın 09.10.2013 tarihinde reddedildiği ve eldeki davanın maddede belirtilen altı aylık süre geçmeden 10.02.2014 tarihinde açıldığı anlaşıldığı- Süresinde açılan dava incelenerek esası hakkında karar verilmesi gerektiği- 
Mirasçıların başvuruları üzerine, icra mahkemesince borçlulara İİK. mad. 68/3 uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tesbiti amacıyla mahkemede dava açmaları ve ilam getirmeleri için uygun bir süre verilmesi ve bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının borca batık olduğu, ticari hacim açısından faaliyetlerinin önemli bir bölümünü gerçekleştirdiği ...A.Ş. ile olan bayilik sözleşmesi feshedilen davacının sunduğu projede öngörülen tedbirlerin somut ve belgelere dayalı olmadığı, 2008 yılında açılan dava sonrasında geçen beş yıl nazara alındığında davacı mali durumunda gelişme sağlandığının ispatlanamadığı, şirket ortaklarından davacının alacaklı olduğu, taahhüt edilen sermayenin ödenmediği, bilirkişilerin belirttiği güncel iyileştirme projesinin sunulmadığı, tüm bunlardan davacı ortaklarının iyiniyetli olmadıklarının anlaşıldığı gerekçesiyle, davacının iflasına dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece, iflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olacağı- İflasın ertelenmesini isteyenin, bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerekeceği-
İflas davasından feragat karardan sonra mümkün değilse de (İİK. mad. 165/II) iflasın ertelenmesi yargılaması sırasında davacının feragatinin; borca batıklık bildirimi (TTK. mad. 376) saklı kalmak kaydıyla erteleme talebinden vazgeçilmesi anlamında olduğu, yani, iflasın ertelenmesi talebi aynı zamanda borca batıklık bildirimi niteliğinde olduğundan davadan feragat edilemeyeceği, mahkemece, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı hususunun resen tesbit edilmesi ve bunun için mahkemece gerekli görülen tüm delillerin toplanması, yapılacak keşif ve konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alındıktan sonra, borca batık durumda olmadığının anlaşılması halinde davanın esastan reddine, borca batık olduğunun belirlenmesi halinde ise davacının iflasına karar verilmesi gerekeceği-
Terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkim davanın alacaklılara yöneltilmesi, borç miktarı da belirlenerek görev hususunun düşünülmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirketlerin hal-i hazırda borca batık olduğu, geçici mühlet içerisinde zararında artış olduğu, davacının her iki şirketin tek ortağı olup, her iki şirketin borcuna kefillik durumunun olduğu, davacıların geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeler de dikkate alınmak sureti ile mâli durumunu iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı, ön projenin dilek ve temenniler üzerine kurulduğu, iyileşme ümidinin ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmakla davacıların konkordato talebinin reddine, İİK 292/1-b bendi uyarınca iflâsa tâbi davacı şirketlerin iflâsına karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.