Kredi kartından bilgisi ve rızası hilafına, mail order yöntemiyle yapılan alışveriş nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin davada; bankaların, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlar olduğu, bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumunda olup bu durumun; bankanın sorumluluğunun ağırlaştırılmasını gerektirdiği ve objektif özen yükümlülüğü altında olup, hafif kusurlarından dahi sorumlu olduğu- Bankacılık Kanunu’na göre; bankaların, müşterilerinin, verilen hizmetlerden kaynaklanan her türlü sorularına cevap verecek bir sistem kurmakla ve bu hizmetle ilgili bilgiyi müşterilerine bildirmekle yükümlü oldukları- Kredi kartları üyelik sözleşmesinin tarafı olan davalı bankaya husumet düşeceğinden, davalı banka yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmayıp, hükmün bozulması gerektiği-
Bankaların kredi kartı üyelik aidatı adı altında ücret alabileceği-
Kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca davalıya verilen kredi kartının kullanımından doğan borcun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, kart çıkaran kuruluşlar(bankalar) tarafından, kart hamilleri aleyhine açılan davalarda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu m.44/2 uyarınca, HUMK’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yapıldığı; HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca bu atfın HMK’nun ilgili hükümlerine yapılmış sayılacağı; gerek HUMK’un göreve ilişkin 1-8. maddelerinde, gerekse HMK’nun 1-4. maddelerinde genel mahkemelerin görevlerinin düzenlenmiş olduğu; ticaret mahkemelerinin görevine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş olmasına, ticaret mahkemelerinin görevinin TTK'nun 5. maddesinde düzenlenmiş bulunmasına, 5464 sayılı BKKKK’nun 44/2. maddesinde ise TTK’nun göreve ilişkin hükümlerine herhangi bir atıf yapılmamasına göre 01.10.2011 tarihinden önceki davalar bakımından dava değerine göre sulh veya asliye hukuk, bu tarihten sonraki davalarda ise dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu-
Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemi-
Yargıtay incelemesinin ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olacağı- Temyiz konusu yapılan mahkeme hükmü, kararın gerekçesinin ne olduğunu ihtiva etmediğinden bu kararın Yasaya aykırı olduğu ve Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen anılan hususlar karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeksizin ve hiçbir gerekçe belirtilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı bankanın davalının 5464 sayılı Yasa kapsamındaki yapılandırma başvurusu konusunda herhangi bir işlem yapmadan icra takibi başlatması halinde, itirazın iptali davasının reddi gerektiği- "Yapılandırma kapsamında davalının borcunun tespiti ve buna göre itirazın iptali talebinin değerlendirmesi" gerektiği görüşünün kabul edilmediği-
Mahkemece, haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığını koruyup korumadığı, borç var ise ne kadar olduğu, Banka'nın herhangi bir riskinin olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi gerekeceği, aynı şekilde Banka'nın, çekle işleyecek hesap açarken ve çek karnesi verirken gerekli basiret ve itinayı göstermek zorunda olduğu da gözetilerek, rehin hakkını sadece karşılıksız kalan çekler ve ibraz edilmeyen çekler ile ilgili olarak ileri sürebileceğinin kabulü mümkün olduğundan, haciz tarihi itibarı ile varsa tamamen ya da kısmen karşılıksız kalan çeklerden doğan yasal sorumluluk miktarı ile henüz muhatap bankaya ibraz edilmeyen çek yapraklarından kaynaklanan risk miktarı toplamının hesaplanması, bu doğrultuda çek karnesi verilirken teminat istenip istenmediği, çek yapraklarının geri istenip istenmediği, haciz tarihinde kaç tane çekin ibraz edilmiş olduğu, bu tarihten sonra karşılıksız çek ödemesi olup olmadığı hususlarını da içerir şekilde Banka hesap işleri konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenebilecek rehin hakkı ve risk miktarının davalı üçüncü kişiye süre verilerek bildirilmesinin istenmesinin, buna ilişkin müzekkereye cevap verilmediği gerekçesi ile eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Genel nakdi ve gayrı nakdi kredi sözleşmesine dayalı istirdat istemi-
Tüketici konumundaki davacı tarafından açılan off shore hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu; mahkemece her iki tarafın ticari işletmesi ile olduğundan davanın ticari dava olarak kabul edilmesinin isabetsiz olduğu-
11. HD. 25.04.2016 T. E: 3951, K: 4559-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.