Aynı sahada çalışan davalının 15 ülkede tescilli bir markayı bilmediğini ve o nedenle Türkiye’de tescil ettirdiğini ileri sürmesinin, TTK’nun 21/2. maddesine aykırı olduğu gibi, MK’nun 2. maddesine göre de mümkün görülemeyeceği–
Kötü niyet iddiası araştırılırken, davalının tescilin yolsuz olduğu ve taraflar arasında­ki uyuşmazlığı genel hayat tecrübelerine ve hayatın olağan akışına göre bi­lip bilemeyeceği veya normal bir insanın sarfetmesi gereken dikkati sarf et­seydi, yolsuzluğu bilebilecek durumda olup olmadığı, diğer yandan basiret­li iş adamı gibi davranıp davranmadığı göz önünde bulundurulmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davası-
Davanın 2 adet bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davaya konu senetlerin taraflar arasında imzalanan ve 15/05/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olacağı kabul edilen sözleşme kapsamında verildiğinin tarafların kabulünde olduğu, davalının savunmasında sözleşme konusu malların davacıya teslim için gönderildiğini ancak davacının teslim almadığını, teslimin gerçekleşmediğini bildirdiği, somut olayda ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalının teslimin alıcının kusurundan dolayı gerçekleşmediğini alıcının temerrüde düştüğünü yazılı belge ile kanıtlaması gerekeceği, mahkemece davalının bu yöndeki delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İ. sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmeler olduğu ve taraflarına TBK çerçevesinde nispi haklarını talep etme olanağını verdiği- Yazılı bir belge ibraz etmeyen davacıların dava dilekçesinde ve delil listesinde ''diğer yasal deliller vs.'' demek suretiyle yemin deliline de dayandığından, davacılara yemin teklif etme haklarının hatırlatılması ve bu haklarını kullanmaları halinde sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Aracı kurum çalışanının eylemleri nedeniyle gerçekleşen haksız fiilden kaynaklı tazminat davasında, hisse senedi alımı için kendisine para verildiği iddia edilen davalının, kurum çalışanı olması ve diğer davalının faaliyetlerinde yardımcı kişi kullanması nedeniyle davalı aracı kurumun BK. mad. 100 uyarınca sorumluluğunun söz konusu olduğu- BK. mad. 100 uyarınca, davacı ile davalı aracı kurum arasında yazılı olmasa da hisse alım satımına dair akdi bir ilişkinin varlığının kabulü gerektiği- Davalı aracı kurum bu ilişkiyi ifa yardımcısı/çalışanı davalı aracılığıyla gerçekleştirmekte olduğundan, davalının, çalıştığı kurumda hisse senedi alım satım işlemleri yapmak üzere davacıdan para alması ve bunları usulsüzce kullanmasının aracı kurumun sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Davalı kurumun kendisinin kusursuz olduğunu ve çalışanlarını seçerken özenle davrandığını ileri sürüp isbatlamakla sorumluluktan kurtulamayacağı- Davalı aracı kurum hakkındaki davanın BK. mad. 125 uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Tapuya aile konutu şerhi verilmemiş bile olsa o konutun aile konutu niteliği taşıyacağı- Bu haktan feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağı; ancak belirli bir işlem için açık rıza ile ortadan kalkabileceği- Bu nedenle eşlerden birinin, diğer eşin rızası bulunmadıkça aile konutu le ilgli kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile konutunu devredemeyeceği ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı-
... Bölge Adliye Mahkemesi kararı; davalı şirket vekiline 03.08.2018 günü tebliğ edilmesine karşın, İİK'nın 164. maddesi hükmünde öngörülen 10 günlük süre geçildikten sonra, 14.08.2016 tarihinde kararın düzeltilmesinin istenildiği- HMK'nun 103. maddesinin 1/e bendinde gösterildiği üzere, iflas davalarında süreler adli tatilde de işlemeye devam ettiğinden davalı vekilinin temyiz itirazı süresinde olmadığı- Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı'nda Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla temyiz isteminin reddi gerektiği-
Taşınmazın temlikinde kullanılan vekaletnamenin geçerliyse de, temlikin doğru ve sağlıklı olduğu ve vekil edeni bağlayacağının kabul edilebilmesi için vekaletnamenin geçerli olması yanında, taşınmazın gerçek ya da gerçeğe yakın bir bedelle temlik edilmesi ve vekil edenin zararlandırılmamasının arandığı, çok düşük, sembolik bedelle yapılan temliklerde malikin zararlandırıldığının kabul edilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.