İdrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiği için; ortak çocukların velayeti konusunda mahkemece görüşlerinin alınması, gerektiğinde uzman raporu alınıp diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre velayetler hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kocanın da eşine birden fazla sayıda fiziksel şiddet uyguladığı, eşine hakaret ettiği, bağımsız ev temin etmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği; buna karşılık davacı-davalı kadının da eşine ve kayınvalidesine fiziksel şiddet uyguladığı ve eşine hakaret ettiği, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davalı-davacı kocanın daha ziyade kusurlu olduğu-
Çıkartılan davetiyenin Tebligat Yasasının 9. maddesindeki hususları ihtiva etmesi yanında Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 213/2 ve 377 maddelerindeki "belli edilen günde mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde tahkikata yoklukta devam edileceği ve hüküm verileceği" meşruhatını da taşımasının zorunlu olacağı, meşruhatsız davetiye çıkarılmasına karşı HUMK.'nun 187/7. maddesi gereğince dava arzuhalinin tanziminde kanuni noksanlar bulunduğu veya tebliğin usulüne uygun bulunmadığı iddiası ile ilk itirazda bulunmuş olmasının gerekeceği, aksi takdirde mahkemenin işin esasına girerek karar vereceği-
Gerçekleşen olaylarda davacı, eşine göre daha fazla kusurlu ise de, dosya kapsamı ve ısrarla "boşanmak" istediğini ifade etmesi karşısında az kusurlu olan davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı-
Davacı-karşı davalı (koca)'nın eşine fiziki şiddet uyguladığı, onu tehdit ettiği ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi; davalı-karşı davacı (kadın)'ın ise evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, bunun dışında başka bir kusurunun ispatlanamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-karşı davalı (koca)'nın diğer tarafa göre baskın kusurlu olduğunun kabulü ile az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerekeceği-
Davacı kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalı kocanın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre kadının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddedilemeyeceği-
Toplanan delillerden; dava konusu ziynetlerin davalı koca tarafından kadından alınıp iade edilmediğinin kanıtlandığı, davacı kadının talep etmiş olduğu ziynetlerin adetlerine davalı kocanın itiraz ettiği, mahkemece davacı kadının sunmuş olduğu düğün kasetlerinin bilirkişiye incelettirilerek, ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesinin ve bu bedele hükmedilmesinin gerekeceği-
Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılan anlaşmalı boşanma davasında anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, tarafların karşılıklı boşanma davasının çekişmeli boşanma olarak görülmesi gerektiği-
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. ve 6.maddeleri gereğince idrak çağındaki küçüklerin görüşlerine başvurulmadan velayet ile ilgili düzenleme yapılamayacağı-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddedilmesi gerektiği- Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği(TMK.174/1)- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK.174/2)- Kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinden kadın lehine yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.