Zina sebebinin kanıtlanmadığı ve davalının güven sarsıcı davranışlar içerisinde girdiği anlaşıldığından, mahkemece davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davası hakkında deliller değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Tarafların müşterek çocuğunun dava tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından bu çocuk yönünden de tedbir ve iştirak nafakası takdir edilmesinin ve velayet düzenlemesi yapılmasının doğru görülmediği-
Tarafların birbirlerine şiddet kullanıp hakaret ettikleri, davacı kocanın ayrıca güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği ve daha fazla kusurlu olduğunu anlaşılmasıyla TMK. mad. 174/1 uyarınca mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK. mad. 174/2)-
Erkek eşin evi terk ederek evlilik birliğini devam ettirmek istemediği, başka kadınlarla yaşayarak sadakatsiz davrandığı, kadını ve çocuğu evden gönderdiği, buna karşılık kadın eşin ise; ortak eşyaları sattığı ve tartışma sırasında eşine hakaret ettiği, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
2. HD. 26.06.2019 T. E: 3685, K: 7761-
Boşanma davasında davalının sürekli borçlandığı ve bu nedenle alacaklıların eve geldiği, kadını huzursuz ettikleri, davalının sık sık şehir dışına gittiği, evi ile ilgilenmediği ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olacağından boşanmaya karar verilecek yerde davanın reddedilemeyeceği-
Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1.maddesinin uygulanamayacağı-
Davalı tanıkları, tarafların evlerine gittiklerinde davalının yüzünde çizikler ve sigara izleri gördüklerini, davalının "eşim yaptı" dediğini, diğer davalı tanığı da davacının "..sen konuşma, sen sus, sana laf düşmez" diyerek eşini aşağıladığını ifade etmiş olduğundan; bu durumda davacının, eşine fiziki şiddet uyguladığı ve onu aşağıladığı gerçekleşmiş olup, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu; davalının da boşanma davası açmakta haklı olduğu; davalı tarafından açılan birleşen boşanma davasının da kabulü suretiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği-
Davacı-davalı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı-davacı kocanın bağımsız konut sağlamaya yanaşmadığı eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı ve eşini tehdit ettiği durumlarda boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
2. HD. 07.02.2019 T. E: 2018/7220, K: 757-
Davalı Kurumun 20/02/2014 tarih ve 2890415 borç bildiren işlemin iptaline, borçlu olmadığının tespitine-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.