Taraflar arasında imzalanan ticari hizmetler sözleşmesi kapsamında davacı şirkete banka nezdinde açılan vadesiz ticari mevduat hesabı üzerinden işlem yapıldığı, TBK hükümlerine göre genel işlem koşulu içeren sözleşme yapılabileceği ancak TBK’nun 25. maddesi uyarınca, genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağının hüküm altına alındığı, bu düzenlemeye göre, bankacılık işleminin faks talimatı ile gerçekleştirileceği sözleşmede kararlaştırılmış olup,bankacılık işleminin faks ile yapılmasına yönelik düzenleme, işlemlerin hızlanması yönünden davacı lehine olduğu, bu düzenleme ile güven kuruluşu olan bankanın ağır olan sorumluluğu daha da ağırlaşacağından bu durumun dengelenmesi açısından akdedilen ticari hizmet sözleşmesinin 291/e bendi ile “..banka faks talimatını işleme koyduğu durumlarda orijinal metni istememesi nedeniyle hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.” şeklindeki düzenlemenin dürüstlük kuralına aykırı haksız işlem şartı niteliğinde sayılmayacağı- Davacının, eski çalışanı tarafından uzun süreçte aynı yöntemle yaptığı tüm talimatlı EFT işlemlerine itiraz etmeyip, sessiz kalarak zımnen (örtülü olarak) icazet verdiği ve ayrıca bu işlemlere itiraz etmeyerek yapılan işlemlere itiraz etmeyeceği hususunda davalı bankaya haklı bir güven uyandırdığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava ile davacının sanık olan eski çalışanının kabul ve ikrarı uyarınca davacı tarafından imzaları inkar edilmeyen faks talimatlarındaki imzaların dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasını gerektirecek şekilde hileyle sağlanmış olduğunun da tespit edilmesi karşışında davacının kendi çalışanının ağır kusurlu, hukuka aykırı davranışları nedeniyle uğranılan zarardan ve davacı ile davalı banka arasında süregelen talimatla havale yapılma işleminde, davacı şirketin imza sirkülerindeki aynı imzayı taşıyan dava konusu talimatları işleme koyması nedeniyle davalı bankanın sorumlu tutulması ve hafif kusur dahi izafe edilmesinin kabul edilemeyeceği; bu nedenle mahkemece davalı bankanın dava konusu usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinden dolayı kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği- Davacının, davalı banka hakkında başlattığı takipte haksız olsa da kötüniyetli olduğu dosya kapsamında delillerle ispatlanamadığından yasal koşulları oluşmayan davalının kötüniyet tazminat talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmeyip gerekçede de bu konuda değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığı-
Mahkemece “yapılan yargılama ve alınan kök ve ek bilirkişi kurulu raporu da dikkate alınarak davacının şifresinin davacının kusurlu hareketi ile ele geçirildiğinin ispat edilemediği, bankanın kendisine emanet edilen parayı bir güven kurumu olarak saklama görevi olduğu, bu nedenle hafif kusurundan bile sorumlu olduğundan itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına, davacının tazminat talebinin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
11. HD. 27.04.2016 T. E: 2015/10646, K: 4711-
İcra takibine girişilmeden açılmış olan menfi tespit davasının, genel yetki kuralları gereğince yetkili olan mahkemede açılması gerektiği-
Borçluya ait hesapta bulunan para menkul hükmünde olup menkul mal borçlunun uhdesinde bulunduğuna göre İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği- Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen internet bankacılığı üzerinden yapılan EFT işleminin şehven yapıldığı iddiası karşısında, alınan bilirkişi raporuna göre davacının borçlu şirkete .......... TL sipariş avansı gönderdiğinin, bedel sehven gönderilmiş olsa farklı hesapta izlenmesi gerektiğinin rapor edildiği, ayrıca internet bankacılığının kayıtlı işlemler bölümündeki ........ TL'lik bedel kısmı değiştirilirken açıklama kısmındaki ‘hurda bedeli’ ibaresinin değiştirilmediği, söz konusu satım işleminin ......... tarihinde yapılması gerekirken eft işlemindeki hata nedeni ile satışın yapılamadığı iddia edilirken aracın alımı için davacı üçüncü kişi şirket yetkilisi tarafından dava dışı bir şahsa söz konusu eft tarihinden sonra ......... tarihli vekaletname ile araç alım yetkisi verilmiş olduğu ve .......... tarihinde söz konusu aracın satın alındığı anlaşıldığı, bu durumda davacının sehven işlem yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
İnternet bankacılığı faaliyeti yürüten bankaların, bankadaki paranın internet ortamında üçüncü kişilerce usulsüz olarak havale edilmesi durumunda mudinin parasını iade etmekle yükümlü olacağı,bankanın, usulsüz işlemin gerçekleşmesinde mevduat sahibinin müterafık kusurunun bulunduğunu ispat etmesi halinde tazminatta indirim isteyebileceği-
11. HD. 27.04.2016 T. E: 2015/9909, K: 4753-
Usulsüz işlemle çekilen paraların aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olduğu ve bu bağlamda haksız eylemin esasen davalı bankaya karşı işlendiği-
İtirazın iptali davası-
Ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile artık değere katılma alacağı isteği- Mahkemece, davacının 639 parselde 3 nolu bağımsız bölüme yönelik katılma alacağı talebinin davalının kardeşi tarafından verilen 70.000 USD, borç olarak kabul edilerek reddine karar verilmiş ise de, davalının kardeşinin USD hesabının yapılan incelemesinde, muris tarafından hesaba evlilik birliği içinde 'bona alımı' ibaresi ile internet bankacılığı aracılığıyla peyderpey para gönderildiği, gönderilen miktarlarla menkul sermaye iradı alındığı, bu biriken sermaye iradlarının bir kısmı bozdurularak 70.000 USD'nin murise gönderildiği; taşınmazın tarafların ortak beyanlarına göre 70.000 USD ve 5.000'er TL den oluşan 45.000 TL şeklinde düzenlenen senet ile alındığı, senet borcunun 5.000 TL sinin muris ölmeden önce, kalan senet borcunun da bir kısmının mirasçı davacı eş, bir kısmının da mirasçı davalılar anne-baba tarafından ödendiği anlaşılmakla ve bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceğinden, mahkemece, bu para evlilik birliği içinde muris tarafından gönderilen paralar ile oluştuğuna ve yine evlilik birliği içinde 5.000 TL senet borcu da ödendiğine, dosyadaki mevcut delillere göre de 70.000 USD ve 5.000 TL'nin murisin kişisel malı olduğu ispatlanamadığına göre, edinilmiş mal kabul edilerek, taşınmazın alınmasında kullanılan bu miktarların taşınmazın edinme tarihindeki oranı bulunup sonucuna göre davacının artık değere katılma alacağı hesaplanması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.