Mirasta iade (denkleştirme) davasının, sağlığında mirasbırakandan, miras payına karşılık kazandırma elde etmiş olan mirasçıya karşı açılacağı, bu mirasçının mirası red etmiş olması halinde, mirasbırakandan almış olduklarını iade ile yükümlü tutulamayacağı, iade yükümlülüğünün, onun payını alanlara düşeceği -
Mirasın hükmen reddi davasında, Mahkemece Medeni Kanunun 426/2. maddesi uyarınca küçükleri temsilen kayyım tayin ettirilmesi, davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi ve sunulduğu takdirde delillerin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mirası reddetmiş mirasçılar hakkında takip yapılamayacağı–
İcra mahkemesince de belirtildiği üzere icra müdürlüğünün haczi kaldırma yetkisi bulunmuyor ise de; işlemin icra mahkemesi önüne getirilmiş olması durumunda icra mahkemesince denetlenerek, işlemin doğru olduğunun anlaşılması halinde şikayetin reddinin gerekeceği-
Mirasın gerçek reddine ilişkin açılan davada, davacı TMK. mad. 606 gereğince mirasın gerçek reddini talep etmiş olup dava dilekçesinde murisin aşırı derecede borçlarının olduğundan sözetmesi davacının mirasın hükmen reddini amaçladığı şeklinde yorumlanamayacağı- Mirasın gerçek reddine ilişkin açılan davalarda, görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olduğundan, talep yanlış değerlendirilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmesinin isabetsiz olduğu- 
Mirasçıların, mirasbırakan hakkındaki takibe itiraz etmelerinin «terekeyi benimseme» anlamına gelmeyeceği -
Herkesin evinde bulunabilecek (haczi kabil olmayan) -ve takip konusu borcu karşılamaktan uzak- ev eşyalarının 'mal beyanı' sırasında borçlu tarafından bildirilmemiş olmasının 'gerçeğe aykırı beyanda bulunma' suçunu oluşturmayacağı–
Davacıların mirasçılık belgesi almalarının ve murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek, veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olmalarının, yasal süresi içinde verilmemesinin sorumluluk yaratacağı gözetildiğinde; mirası kabul anlamında yorumlanamayacağı, ayrıca, icra müdürlüğü dosyasında yapılan işlemler, terekenin benimsenmesi niteliğinde kabul edilmişse de terekenin korunması amacı ile yapılan olağan işlemlerin, terekenin benimsenmesi niteliğinde olmadığı, o halde; davacıların vekiline, TMK'nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince, mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletnameleri sunması için süre verilerek bu eksiklik tamamlatıldıktan sonra yargılamaya devam edilmesi ve terekenin açıkça borca batık olup olmadığının, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle araştırılması gerektiği, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle; araç kaydı Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden, taşınmaz kaydı Tapu Sicil Müdürlüğünden, hesap bakiye bilgisi ve hesap hareketleri tüm bankalardan, murisin ekonomik ve sosyal durumu kolluktan sorgulatılarak mirasbırakanın tespit edilen taşınmazlarının değerinin; uzman bilirkişiler tarafından keşif ile, ölüm tarihi itibari ile belirlenmesi gerektiğinden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mirası kabul veya red etmemiş mirasçı hakkında, 3 aylık mirası red süresi geçmeden, miras bırakanın borçlarından dolayı takip yapılamayacağı -
Mirasın gerçek reddine ilişkin beyanın "üç ay" içinde yapılması gerekeceği, TMK'da belirtilen ve hak düşürücü süre niteliğindeki bu üç aylık yasal sürenin başlangıcı ve bitimi konusunda, yargılamaya ilişkin HMK'daki belirleme esaslarının (HMK. mad. 92) uygulanmasının söz konusu olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.