Mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak, lehine geçit hakkı tesisi istenilen taşınmazın yola ulaşımının sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılması, bilirkişi tarafından belirlenen tüm alternatif güzergahlar tek bir krokide-raporda denetime elverişli olarak gösterilmesi, en uygun alternatif belirlendikten sonra, usulüne uygun olarak geçit hakkı bedelinin depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Şikayet hakkının, bir diğer deyişle hak arama özgürlüğünün Anayasa’yla güvence alana alınmış bir hak olduğu-
Mütevali (arka arkaya alınan) tahliye taahhütlerinin “hakkın kötüye kullanılması” (MK. 2) nedeniyle geçersiz olduğu yolundaki iddianın, Tetkik Merciinde araştırılamayacağı–
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; satış ilanı ve şartnamede ihale konusu taşınmazın KDV oranının %18 olduğunun belirtilmiş olması karşısında, ihalenin kesinleşmesi ile alıcının KDV ödeme yükümlülüğü doğduktan sonra ihalenin yapıldığı tarih itibariyle alıcıdan alınması gereken KDV oranı ile ilgili şikâyetin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup olmadığı-
MK. 360’ın MK. 361 ile birlikte yorumlanması gerekeceği -
Hakkın kötüye kullanılması konusunda değişmez ilkeler belirlenmesi mümkün görülmediğinden içtihatları birleştirmeye gerek olmadığı-
İtirazın iptali davalarında icra dosyası kapsamı dışına çıkılarak hüküm kurulması mümkün değilse de, HMK. mad. 180 uyarınca, davanın tamamen ıslahı mümkün olduğundan, davacının, davasını tamamen ıslah ederek davasına bilirkişi tarafından belirlenmiş ve icra dosyasında takibe konu tutarı aşan miktar üzerinden alacak davası olarak devam edebileceği, itirazın iptali davasında kısmen ıslah suretiyle icra dosyasında takibe konu tutar aşılarak talepte bulunulamayacağı- Dava konusu işçilik alacaklarına hak kazanma durumu yargılama sonucu belirlenmiş olduğundan, alacağın likit olmadığı, bu durumda, davacının icra inkar tazminatına dair talebinin reddi gerektiği-
Davacı kocanın başka bir kadınla yaşadığı ve ondan (Ç.İ.) isimli 12.4.2009 doğumlu bir de çocuğunun olduğu anlaşıldığından bu durumun davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 174/2. madde koşulları gerçekleşeceği,kusurlu olan diğer tarafın manevi tazminat olarak uygun bir tazminat ödemesi gerekeceği-
Davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu, kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğundan bahisle davalı-davacı kocanın boşanma davasının kabulüne karar verileceği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma isteğinin reddi gerekeceği- Davacının, davalıya ait taşınmaza yaptığı katkıya ilişkin talebinin incelenebilmesinin mal rejiminin sona ermesi halinde mümkün olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.