Organik bağ veya faaliyeti farklı olsa bile birlikte istihdamda tüm işverenlere hizmet veren işçiler ile geçişleri yapılan işçiler yönünden iş kolunun aynı olmasına gerek olmadığı- İş Kanunu’nun iş güvencesi il ilgili hükümleri (18-21 Maddeleri) emredici hükümler olduğundan, işçinin iş güvencesi kapsamında olup olmadığının resen araştırılması gerektiği- Diğer taraftan İş Hukukunda istisnai ve sınırlayıcı hükümlerin dar yorumlanması gerektiği- İş güvencesi kapsamını belirleyen 30 işçi kuralı da istisnai nitelikte olduğundan dar yorumlanması gerektiği- Dosyaya sunulan SGK kayıtlarına göre davalı alt işveren işyerinde çalışan sayısı 30 işçi altında görünmekte olduğu- Ancak faaliyet alanı farklı olsa da organik bağ olduğu kabul edilen diğer şirkete işçi geçişleri bulunduğundan; mahkemece, davacının iddiaları doğrultusunda birlikte istihdam veya organik bağ bulunan işverenin işçi sayısı araştırılmadan ve bozma gerekleri tam yerine getirilmeden fesih tarihi itibari ile davalı şirkette çalışan sayısının 30 işçiden az olduğu ve aynı iş kolunda olmadığı gerekçesi ile diğer organik bağ bulunan şirketin işçilerinin sayıda dikkate alınamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilemeyeceği-
Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda "İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ"nin gündeme geleceği, işte bu bağlamda hakimin, somut olayın verilerine göre, alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebileceği ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlayacağı, sözleşmenin yeni durumlara uyarlaması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılacağı, sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde, sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceğinin inceleneceği, bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmenin hakkın kötüye kullanılması manasına gelebileceği-
Uyuşmazlık; ilk derece ve bölge adliye mahkemesince tanık deliline dayalı olarak gerçekleştiği kabul edilen vakıa hakkında yapılan temyiz incelemesinin maddi vakıa denetimi ve delil değerlendirmesi niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davanın kabulüne ilişkin hükmü Yargıtay'ın temyiz incelemesi sonucu bozup bozamayacağı noktasında toplanmaktadır..
Aynı ilamda birden çok ihtiyarî dava arkadaşı hakkında ayrı ayrı hükmedilen alacak kalemlerinin, her bir davacı yönünden borçluya karşı ayrı ayrı takibe konulmasının mümkün olduğu-  "Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ilam alacaklılarının, her birinin kendi payına düşen kısım için ayrı takip başlatmasının hakkın kötüye kullanımı olup, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil ettiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Tanık beyanlarından, davacı-davalının, eşine zaman zaman hakaret ettiği, aşırı kıskançlık oluşturan davranışlarının olduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği bazı görevleri yerine getirmediğinin anlaşıldığı, diğer yandan Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile tarafların birbirlerine karşı basit müessir fiilde bulunmaktan dolayı ceza aldıkları da sabit olup, bu deliller çerçevesinde davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu anlaşıldığından; davalı-davacı kocanın davası da kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Eser sahipliği karinesinin aksinin ispatı-
Bazı delil ve emarelere dayanılarak yapılan bir şikayet ya da açılan ceza davası sonunda verilen beraat kararının, soyut olarak o şikayet veya davanın hukuka aykırı olduğunun delili sayılamayacağı-
Kaçak yapının imar mevzuatına uygun hale getirilme olanağı varsa bu işlemleri yerine getirmek üzere, yerine getirilmemesinin Medeni Kanun'un 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturarak hakkın kötüye kul­lanılması sayılacağı-
Haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin iddiasını ispat imkanını kendisinin kaldırdığı sonucuna varılmasının gerekeceği, borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi, davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.