Mücbir sebebin önlenemez doğa olayı olduğu- Yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkin davada, meydana gelen arızanın havanın yağışlı olmasından değil, ağaç yapılı ENH'na yıldırım çarpması sonucu oluştuğu ve bu durumun ise mücbir sebep ,doğal afet olarak sayıldığı ve bu nedenle de davalının meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçe gösterilerek davanın reddedilse de davaya konu edilen yerdeki ENH'na yıldırım düşmesinin davalının sunduğu hizmetin niteliği ve yapısı dikkate alındığında illiyet bağını kesen bir sebep olarak düşünülemeyeceği bu nedenle davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu bu nedenle oranının belirlenmesi ve o oranda meydana gelen zarardan indirim yapılması gerektiği-
Direnme kararlarının, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay Dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir iddiayı içerdiklerinden, o iddianın yasal ve mantıksal gerekçelerini de ortaya koymak zorunda olacakları, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin direnme kararı verilmesinin, hakimin yargılama görevini savsaması olarak dahi düşünülmesini mümkün kılacağı-
Trafik kazasından kaynaklanan sürekli işgöremezlik tazminat istemi-
Yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı uğranılan maddi zararın tazminine ilişkin davada, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki eksikliklerden doğan zararlardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlü olup (TBK. mad. 69), ortaya çıkan zarar ile davalıların faaliyeti arasında illiyet bağı bulunduğu gözetilerek davacı tarafın itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak kusur durumlarının 'tereddüde' yer vermeyecek şekilde tespitinin gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan daimi işgöremezlik tazminatı istemi-
zilyedliğin korunmasına ilişkin -MK. 981- 984- 897’den kaynaklanan- davaların sulh hukuk mahkemelerinde (HUMK 8/II-3) görüleceği-
Davacı idareye ait, telefon direklerinde doğan zararının davalı tarla sahibinin haksız eylemi sonucu, tarlasında çıkan yangın neticesinde meydana geldiğinin kanıtlanabilmiş olmadığı, olayda, zarar ile davalıya atfedilebilecek eylem arasında illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceği, tarlada bırakılan anızların yanması sonucu PTT hat ve tesislerinde doğan zararın tazmini davasında; komşuluk hukukundan değil, haksız fiilden hareket edilmesinin gerekeceği-
Elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve manevi tazminat istekleri-
Davacının hamili olduğu çekin davalı banka nezdinde kaybolduğu ve davacının keşideciden alacağını tahsil edemediği bir durumda, davalı bankanın zarardan sorumlu olabilmesi için ayrıca bankanın çeki kaybettiği tarih ile davacının keşideci aleyhine hukukî yollara başvurması gereken makul süre içerisinde var ise çek hesabında bulunan paranın tahsilinin imkânsız hâle gelmesi veya bu zaman aralığında keşidecinin malvarlıklarını elinden çıkarması olgusunun kanıtlanması gerektiği- Bu hususlarda hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadan davanın kabulüne karar verilemeyeceği- "Dava konusu çek kaybedilmemiş olsaydı dahi davacının alacağına kavuşamayacağı yönündeki savunmanın illiyet bağını kesen bir husus olduğu ve dolayısıyla illiyet bağının kesildiğinin davalı banka tarafından ispatlanması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Zararın tapu sicilinin tutulmasından değil, sicilin düzenlenmesinden kaynaklandığı durumlarda devletin sorumluluğunun söz konusu olmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.