Davacıların miras bırakanın kızları, davalının ise tek oğlu olduğu, taşınmazın temliki sırasında gösterilen bedel ile gerçek değeri arasında açık fark bulunduğu, özellikle tanık anlatımlarına göre, taşınmazın satışının çevrede duyulmadığı, öte yandan bedel ödendiğinin savunulmasına rağmen intifa hakkının miras bırakan üzerinde bırakılarak yalnızca çıplak mülkiyetin devrinin hayatın olağan akışına uygun bir davranış olmayacağı, davalının taşınmazın miras bırakan tarafından satın alınması sırasında bedelini kendisinin ödediği ve keza muristen devralırken davacılara bedel ödediği yönündeki savunmalarının herhangi bir belge ile desteklenmediği, miras bırakanın taşınmazı satması için ihtiyacı veya makul nedeninin bulunduğunun da kanıtlanamadığı gözetildiğinde, anılan temlikin gerçek bir satış olmayıp mal kaçırma amaçlı ve bağış niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı-
Davacı, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır- Mahkemece eksikliğin ne sebeple doğduğu konusunda fen bilirkişisinden rapor alınmış ise de, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 27.09.2013 tarihli raporda tesis kadastrosu sırasında zeminde doğru okunan poligonların yanlış tersimi sonucu hatanın meydana geldiği, uygulama kadastrosu ile yapılan ölçümün doğru olduğu belirtildiği hâlde, 20.11.2013 tarihli ek raporda, taşınmazın miktarındaki 777,53 m2'lik eksikliğin, tesis kadastrosu sırasında davacıya ait eski 447 (yeni 284 ada 6 sayılı) parsel içinde kaldığının ifade edildiğinin görüldüğü- Bu durumda davacı parselinde meydana gelen yüzölçümü eksikliğinin uygulama kadastrosundan mı, mülkiyete ilişkin bir ihtilaftan mı kaynaklandığı hususunda tereddüt hasıl olduğundan bu durumun açıklığa kavuşturulması gerektiği- Uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan ve bilirkişinin raporu ile ek raporu arasındaki çelişki giderildikten, uyuşmazlığın uygulama kadastrosundan mı mülkiyete ilişkin itirazdan mı kaynaklandığı belirlendikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Fakat değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği-
Temlikin akrabalar arasında satış şeklinde yapılmış olması halinde ise bu kez İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı “hibe veya miras hukukuyla ilgili amacı” nın bulunup bulunmadığı hususunun, diğer bir ifade ile akrabalar arasında yapılan her temlikte somut uyuşmazlığın niteliğine göre temlikin hibe veya miras hukukuyla ilgili amaçlarla yapılmış olup olmadığının yöntemince ispatı aranmalı ve ispatı halinde temlikle önalım hakkının kullanılmasının mümkün olamayacağı-
Yargılamanın iadesi sebeplerinin hangisinin esas alındığı ve süreye ilişkin hangi bendin uygulandığı yeterince açıklanmadan 3 aylık süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektiği-
HUMK'nun 74. maddesine aykırı olarak talebin aşılmasıyla hüküm kurulmasının doğru olmadığı-(HMK. m.26)
Ormanların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, bu gibi yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı, o halde geniş bir alanı kapsayan taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteği-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, sözleşmeden dönülerek taşınmazın bedeli karşılığı satıldığı iddiasını davalının ispat etmesi, yazılı belgenin (taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin) aksini iddia eden davalının, iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerekeceği-
İptal ve tescil davalarının, taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılmasının zorunlu olduğu, ancak dava konusu olayın özelliği gereği, taşınmazın son malikleri bakımından iddianın incelenebilmesi için davacı ile ilk el durumundaki dava dışı şahıs arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işleme dayalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.