Davalı Genel Müdürlüğün, davacıya haricen satıldığını bilerek uyuşmazlık konusu daireyi satın almasının, onun kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği ve tapuda yapılan iktisabı geçersiz kılmayacağı–
Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin bulunmadığına göre; uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesi görevli olmayıp, görevli mahkemenin genel usul hükümlerine göre belirlenmesinin gerekeceği, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde tutulacağı-
Dava, Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ve davalı idare adına tescili istemine ilişkindir...
Mahkemece, dava konusu taşınmazın satış vaadi tarihindeki satış bedelinden ödenmeyen kısmının dava tarihinde hangi değere ulaştığı güncelleştirme metodu ile bilirkişiye hesaplattırılarak, bu bedelin davacıya depo ettirilip birlikte ifa kuralı gereği davanın kabul edilmesinin gerekeceği, alıcının bono bedelini ödediğini ispat etmekle yükümlü olduğu-
Tapu iptali ve tescil davasının davacının taşınmaz mülkiyetini yitirdiğinin kesinleştiği (iptal ve tescil davası kararının kesinleştiği) tarihten sonra açılabileceği-
Mahkemece dava kabul edildiğine göre HMK'nın 326. maddesi gereğince, yargılama giderlerinin aleyhlerine hüküm verilen davalılardan alınmasına karar verilmesi gerektiği- Davanın(tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescili) niteliği gereği, yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Öncelikle asli katılma dilekçesinin eldeki davanın taraflarına tebliğ edilmesi ve dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek bu miktar üzerinden nisbi tarifeye göre noksan harcın ikmal ettirilmesi, ondan sonra müdahilin iddiasının araştırılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken asli müdahale dilekçesi tebliğ edilmeden, keşfen değer saptanmadan ve harç tamamlatılmadan eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi asli müdahil ...'ın açtığı davada diğer davanın taraflarının zorunlu dava arkadaşı olarak birlikte davalı olarak bulunması gerekirken birisinin davacı birisinin davalı olarak yazılması ve asli müdahilin isteği bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Asli müdahil vekili 18.07.2012 tarihli dilekçe ile vekillikten istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği ve daha sonraki duruşmalara katılmadığı ancak asli müdahile çıkarılan davetiye bila tebliğ döndüğü halde mahkemece istifa dilekçesinin asli müdahile tebliğ edilmemesi nedeniyle dava hakkının kısıtlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa davacıya ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahede kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16.maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz olduğu belirlendiği takdirde davacı tarafından sunulan feragata ilişkin dilekçenin hükmünün olmadığının gözetilmesi, diğer taraftan vasi tayini ve husumet izni alınması için (T.M.K.'nun 405.maddesi hükmü gereğince) gerekli işlemlerin yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise;feragat ile ilgili olarak verilen dilekçenin öncelikle hadise şeklinde bu hususun değerlendirilmesi ve araştırılması; gerçekten davada feragat beyanı içeren dilekçenin hata ve hile ile düzenlendiği saptanırsa iddia ve savunma doğrultusunda araştırılıp incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalının taşınmaz üzerinde 20 yılı aşan süredir ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı, zilyetlikle kazanma koşullarının davalı yararına oluşmadığı anlaşılmakla Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil davasında; hem kısa hem gerekçeli kararda davanın kabulüne denilmekle yetinildiği, davacıların asıl talepleri olan iptal ve tescile ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığı, istem sonucu tam olarak karşılanacak şekilde taraflara tanınan hak ve yüklenen borçların kararda açıkça gösterilmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.