Davacılar ile davalılar arasında imzalanan ortaklık sözleşmesi ve dava konusu taşınmazların satış akit tablosundan davacıların gerek tapu memuru önünde ve gerekse sonrasında yazılı sözleşme imzalanması sırasında dava konusu taşınmazların satışta aracılık yapan davalı adına kayıtlanmasını kabul ve bu hususa muvafakat ettikleri, davacılar tarafından davalı yönünden hile ve desisenin gerçekleştirilmesi suretiyle tapunun edinildiği ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapulu bir taşınmazın zilyetlikle edinilmesi TMK'nun 713/2. maddesindeki koşulların aynı Kanun'un 713/1. maddesindeki diğer koşullarla birleşmesi halinde olanaklı olacağı; bunun haricinde tapulu yerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmayacağı-
Dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle, yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulmaması gerekeceği-
Bir kimsenin önalım hakkından sözedilebilmesi için o kişinin davaya konu payın satıldığı tarihte taşınmazda paydaş olması gerekeceği–
İnançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, ara malikin, davacı tanığı olarak alınan beyanında; davacının talebi ile kredi işlemleri için dava konusu taşınmazın bedelsiz olarak kendisine devredildiğini, kefil bulanamadığından dolayı kredi işleminin tamamlanamadığını, bunun üzerine taşınmazı davacının talimatı doğrultusunda davalıya devrettiğini, her iki devir sırasında da para alışverişinin olmadığını, amacının tamamen emanet alıp vermek olduğunu söylediği, dolayısıyla davacı ile dava dışı H. arasında inançlı işlem olduğunda tereddüt olmadığı gibi devir tarihinde evli oldukları anlaşılan davalının da inançlı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanmayacağı-
Önalım davası devam ederken dava konusu payın ikinci kez satılması ve davacının yeni malike karşı yeni bir önalım davası açması halinde HUMK'nun 186. maddesi kapsamında seçimlik hak kullanıldığının kabul edilmesinin gerekeceği-
Maki Tefrik Komisyonunca, orman sınırlama hattının dışına çıka-rılan bir yerin “orman” sayılmayacağı, böyle bir yerin maki işlemi kesinleştiği tarihten itibaren MK. 713/I (ve 3402 s. Kadastro Kanunu’nun 17) maddesinde belirtilen koşullar altında kazanılabileceği-
Önalım hakkını kullanan paydaşın, bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekeceği; ancak davacının, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından tapuda yapılan temliki işlemin muvazaalı olduğu iddiasında bulunabileceği ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabileceği-
6100 sayılı HMK. mad. 104 uyarınca adli tatile tabi olan dava ve işlerde bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu sürelerin ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı- HMK. mad. 92/2 gereğince sürenin hafta, ay ve yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay ve yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.