Davacı avukatın, şufa davası nedeniyle tamamlanan harç da gözetilerek dava değeri üzerinden taleple bağlı kalınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek ücrete hak kazandığının kabul edilmesi gerektiği- Şufa davasının dava değeri belirlenerek gerekli görülürse konusunda uzman bir bilirkişiden bilirkişi raporu da alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Medeni Kanunu’nun 733. maddesi satışın alıcı ve satıcı tarafından noter ihtarı ile diğer paydaşlara bildirilmesi yükümlülüğünü getirmişse de, anılan maddede bildirimin noter ihtarı ile yapılmasının yeterli görüldüğü ayrıca satışın esaslı unsurlarının da bildirimde yer almasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği-
Cebri icra satışlarında şufa hakkının kullanılamayacağı—
Satışın aksi kanıtlanamadığı gibi, savunmada ve mahkeme gerekçesinde geçtiği gibi alacağa karşılık olarak verilmiş olduğu kabul edilse dahi bir bedel mukabilinde olması söz konusu olduğundan bu temlikin satış olduğunun anlaşıldığı-
El atmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleşen dava, tapu iptal ve tescil,alacak ve tazminat istekleri-
Davada davalının dava konusu taşınmazda paydaş Y. Dirik'ten aslında satış olduğunu iddia ettiği trampa yolu ile edindiği 30/9643 pay ile daha sonra paydaş F. Şaşmaz'dan satın aldığı 25/9643 payının önalım hakkına dayanarak iptali ile davacı adına tescilini talep edilmişse de Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün olmamakla birlikte davacı da, tapuda trampa şeklinde yapılan ilk temlikin aslında muvazaalı olduğunu iddia ederek gerçekte satış yapıldığı iddiasında bulunmuş, tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkün olup, Davacı vekili dava dilekçesinde tanık, keşif ve saire delillere dayandığından mahkemece davacı vekilinin resmi senetteki trampanın gerçekte satış olduğuna ilişkin tanık dahil tüm delilleri ile davalının delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı, kötüniyet iddiasının 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekeceği, bu gibi halde savunmanın genişletilmesinin söz konusu olmadığı, eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekeceği-
Satış satıcı ya da davalı tarafından noter aracılığı ile davacıya bildirilmediğinden, belirtilen öğrenme tarihine göre davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Davanın, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkin olduğu, davalının, taşınmazın paydaşları arasında rızaen taksim edildiğini belirttiği, taşınmazın taksim edilerek kullanıldığı savunmasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği, bu halde savunmanın genişletilmesinin söz konusu olmayacağı, bu durumda mahkemece davalının taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup toplanmasının, ayrıca mahallinde keşif yapılarak bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davalının fiili taksime ilişkin delillerinin sorulması varsa davacının karşı delillerinin sorulup toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.