Kanuni şuf’a hakkının, tapuda müşterek mülkiyet esasına göre pay sahibi olanlara ve bunların mirasçılarına tanınmış olduğu-
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği, davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlaması gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetine konu payın diğer paydaşlarının davaya muvafakatlarının sağlanması, muvafakatları sağlanamaz ise, terekeye temsilci atanması için önel verilmesi bundan sonra davaya devam olunması gerekeceği-
Satıştan sonra alıcı ve satıcı tarafından davacıya kanuni anlamda bir bildirimde bulunmadığından davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Davanın, şufalı payın iptal ve tescili isteğine ilişkin olduğu, şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf’a hakkını kullanmasının, M.K.’nun 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı, savunmasının tevsiinin bu gibi durumlarda söz konusu olmadığı, davacının taksim anlaşmasına uygun biçimde payı karşılığı intifaına bırakılan kesimi taksim tarihinden beri bağımsız olarak tasarruf ettiği, bu fiili durum karşısında taşınmazda müşterek kullanma durumunun bozulduğu artık şufa hakkının amaçsal yönden kullanılmasına gerek olmadığının kabulünün icap edeceği-
Paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı bir taşınmazın paydaşlarından birinin payının tamamını ya da bir kısmını üçüncü bir şahsa satması halinde satıcı dışında kalan diğer paydaşların ayrı ayrı dava açmalarında kanuni bir engelin olmadığı, bütün paydaşların birlikte dava açmasının da mümkün olduğu, ayrı açılan davaların birleştirilmesinde yarar olduğu, paydaşların birlikte açtıkları davanın yargılaması sonunda dava kabul edilirse pay iptal edilerek pay nispetleri ne olursa olsun eşit olarak davalılar adına tescile karar verileceği, eşit oranda tescilin 11.06.1946 gün ve 5/18 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereği olduğu, paydaşlardan birisinin davasından vazgeçmesi halinde ona isabet eden miktarın davalı üzerinde bırakılmayacağı, bu miktarın dahi davayı yürüten paydaşlar adına tescile karar verileceği-
Önalım davasının davalısı önalım hakkına ilişkin taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında önalım hakkının kullanılamayacağı-
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz üzerinde davacılar imar uygulamasından önce uzun yıllardır kullandıkları binaların olduğu toplanan deliller ile anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Önalım hakkına konu edilen payın, 208 parsel sayılı taşınmazın paydaşı C.T. tarafından davalıya 11.05.2007 tarihinde 30.000.-TL bedelle satıldığı; davacının ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, gerçek satış bedelinin 2193,75.-TL olduğunu iddia ettiği; davacının bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerektiği; satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği-
Kısa kararda davanın kabulü ile birlikte mahkeme veznesine yatırılan, taşınmazın değeri tapu harç ve masraflarının davalıya verilmesine karar verildiği halde, gerekçeli kararda mahkeme veznesine yatırılan tapu harç ve masraflarının davalıya verilmesine karar verilmediğinden kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.